Skip to main content
This study examines the consumption function formed on the permanent income hypothesis. It covers eight countries that are member to the Organization of Islamic Cooperation (D-8) based on the annual data from 1980 to 2010. The model... more
This study examines the consumption function formed on the permanent income hypothesis. It covers eight countries that are member to the Organization of Islamic Cooperation (D-8) based on the annual data from 1980 to 2010. The model employed in this study takes into consideration both the adaptive expectations model and a combination of the partial adjustment model and the adaptive expectations model. The techniques used in time series analysis have been utilized as econometric models. Empirical results include evidences supporting the consumption function formed in accordance with the permanent income hypothesis and the adaptive expectations model.
Calismada Mus ili merkez ilce icin Engel Kanunu'nun gecerliliginin arastirilmasi ve farkli gelir gruplarinin harcama davranislari ile refah seviyelerinin ortaya konulmasi amaclanmistir. Mus ilinde bu konuda gerekli olan veriler... more
Calismada Mus ili merkez ilce icin Engel Kanunu'nun gecerliliginin arastirilmasi ve farkli gelir gruplarinin harcama davranislari ile refah seviyelerinin ortaya konulmasi amaclanmistir. Mus ilinde bu konuda gerekli olan veriler olmadigindan anket calismasina basvurulmustur. Fonksiyonel kaliplardan hareketle Engel egrileri ve onlardan hareketle gelir esneklikleri elde edilmistir. Elde edilen bulgulara gore, 12 harcama grubu icinde Gida ve Alkolsuz Icecekler, Giyim ve Ayakkabi, Konut, Su, Elektrik, Gaz ve Diger Yakitlar ile Saglik harcamalari icin gelir esneklikleri birden kucuk (zorunlu harcamalar). diger harcama gruplari icin gelir esneklikleri birden buyuk (luks harcamalar) cikmistir. Bu bulgular Turkiye icin yapilmis cesitli Engel egrisi calismalarindan elde edilen bulgulara paralellik gostermektedir. Gelir gruplari itibariyle yapilan analizde, gelir duzeyi arttikca tuketicilerin gida harcamalarina ayirdiklari pay dusmektedir. Bu durum Engel kanununun Mus ili merkez ilce icin ...
Nüfusun % 60’ının kırsal kesimde yaşadığı Muş ilinde, ekonomi önemli ölçüde tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Muş ilinde hayvancılığın en önemli ürünlerinden biri de süttür. Türkiye’de olduğu gibi Muş ilinde de nüfus artışına bağlı... more
Nüfusun % 60’ının kırsal kesimde yaşadığı Muş ilinde, ekonomi önemli ölçüde tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Muş ilinde hayvancılığın en önemli ürünlerinden biri de süttür. Türkiye’de olduğu gibi Muş ilinde de nüfus artışına bağlı olarak süt ve süt ürünlerine olan talep artmaktadır. Artan bu taleple başa çıkmak ve buna ilişkin uygun politika çıkarımlarında bulunmak için gelecekteki süt üretiminin nasıl bir seyir göstereceği önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı TÜİK’in 1995-2019 dönemi verilerinden hareketle gelecek dört yıllık dönemde Muş süt üretimini tahmin etmek ve bu bağlamda öneriler sunmaktır. Süt üretiminin tahmininde ARIMA (Box-Jenkins) modeli kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, Muş ili süt üretiminin 2020 yılında yaklaşık 336 bin ton, 2023 yılında ise yaklaşık 368 bin ton olacağı tahmin edilmiştir.
Öz Gelişmekte olan ülkelerin en önemli özelliklerinden biri düşük gelir düzeyine sahip olmalarıdır. Düşük gelir, tasarrufların düşük olmasına, bu da yatırımların ve beraberinde üretimin düşük olmasına yol açmaktadır. Nurkse " fakir... more
Öz Gelişmekte olan ülkelerin en önemli özelliklerinden biri düşük gelir düzeyine sahip olmalarıdır. Düşük gelir, tasarrufların düşük olmasına, bu da yatırımların ve beraberinde üretimin düşük olmasına yol açmaktadır. Nurkse " fakir ülkeler, fakir oldukları için fakirdir " ifadesi ile bu durumu açıklamaktadır. Bu durum kalkınma yazınında " Fakirlik kısır döngüsü " olarak bilinmektedir. Nurkse bu döngünün kırılması için, dış kaynağın önemine vurgu yapmıştır. Bu bağlamda günümüzde yerel kalkınmanın temel dinamiğini oluşturan Kalkınma Ajansları dış kaynak çekme konusunda önemli bir rol üstlenmektedirler. Tabandan tavana kalkınma yaklaşımının bir ürünü olarak ortaya çıkan bu ajansların, yerel kaynakların harekete geçirilmesi ve etkin şekilde kullanılması ile birlikte fakirlik kısır döngüsünün kırılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Özellikle AB fonlarının ve diğer dış kaynakların bölgeye çekilmesi aktif ajanslar ile mümkün olabilmektedir. Bu çalışmada DAKA (Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı)'nın kuruluş yılı olan 2008 yılından bu yana yurtdışından edindiği yabancı fonların sektörel dağılımı ve yıllara göre değişimi dikkate alınarak kalkınma ajanslarının fakirlik kısır döngüsünü kırmasındaki rolü tartışılacaktır. Abstract One of the most important characteristics of developing countries is that they have a low income. Low income leads to low savings, which leads to low investment and low output. Nurkse's statement "a country is poor because it is poor" explains this situation. In development literature, this condition is known as vicious cycle of poverty. Nurkse emphasized the importance of outsourcing to break vicious circle of poverty. In this regard, the development agencies which constitute the basic dynamics of local development undertake a fundamental role in drawing foreign sources. The development agencies which emerged as a product of bottom-up development approach is considered to contribute to breaking the vicious circle of poverty by mobilization and effective use of local resources. In particular, it can be possible to withdrawal of EU funds and foreign sources to the regions by effective development agencies. In this study, the role of development agencies in breaking
Research Interests:
Enerji, diğer üretim faktörleri ile birlikte ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği bağlamında temel girdilerden biridir. Bu özellik enerjiyi, kalkınma aşamasında ve enerji ithalatçısı olan ekonomiler açısından göreli olarak daha stratejik... more
Enerji, diğer üretim faktörleri ile birlikte ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği bağlamında temel girdilerden biridir. Bu özellik enerjiyi, kalkınma aşamasında ve enerji ithalatçısı olan ekonomiler açısından göreli olarak daha stratejik hale getirmektedir. Nüfus artışı, ekonomik
büyüme, kentleşme ve teknolojik gelişmeler ülkelerin enerjiye olan ihtiyaçlarını artırmaktadır. Bununla birlikte petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların sınırlı olması ve yükselen enerji fiyatları, ülkeleri alternatif enerji kaynakları bulmaya itmiştir. Faktörler arasındaki ikame esnekliği ekonomik büyümeyi farklı şekillerde etkileyebilmektedir. Sermaye ve enerji arasındaki ikame esnekliği, enerji tüketimini ve kirletici emisyon yoğunluğunu azaltmayı amaçlayan politikalar için önem arz etmektedir. Çalışmada sermaye ile farklı enerji türleri arasındaki ikame esnekliğinin ekonomik büyümeyi ne şekilde etkilediği incelenmektedir. Literatürde sermaye ile toplam enerji tüketimi arasındaki ikame esnekliğinin ekonomik büyümeye olan etkilerini inceleyen çalışmalar olmasına karşın, bu etkinin farklı enerji türleri arasında nasıl değiştiği konusu yeterince irdelenmemiştir. Çalışma bu yönüyle literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Sermaye ile farklı enerji türleri arasındaki ikame esnekliğinin ekonomik büyümeye etkileri Solow-Swan modeli çerçevesinde incelenecektir. Bu modelde teknoloji değişen ikame esnekliğine (VES) olanak veren bir üretim fonksiyonu olarak
tanımlanmıştır. Modelimiz doğrusal olmayan en küçük kareler (NLLS) yöntemiyle tahmin edilecektir. Enerji kaynakları ile sermaye arasındaki ikamenin düşük olup olmaması, ekonomik büyümeyi destekleyici ve kısıtlayıcı etkilere sebebiyet verebilmektedir.