evrim nacar
Marmara University, Cinema, PhD
Hacettepe University, Communication Sciences, MA
Anadolu University, Cinema and Television
Hacettepe University, Communication Sciences, MA
Anadolu University, Cinema and Television
less
InterestsView All (6)
Uploads
Anahtar Kelimeler: Possession, Andrzej Żuławski, abjection, canavarsı-dişi, auteur eril bakış.
almıştır. Yönetmenin karşısına aldığı din, aile, devlet, okul gibi kurumların burjuva dünyası içindeki rolünü mizahi bir dille sorgulayan tutumu, hemen her filminde kendini göstermiştir. Buñuel’in bu ‘bilinen’ tutumunun altında ölümü ve erotizmi uzlaştıran bir öz vardır. Georges Bataille’a göre de ölüm ve erotizm birliği, gülmenin ve hıçkırığın düzensizliği içinde,
“şiddetin ve benliği aşan zevkin taşkınlığı içinde, korkunun ve coşkunun benzerliğiyle” kavranır. İnsanı korkunun içine hapseden şey aynı zamanda onu kurtaran şeydir. Buñuel’in başvurduğu sanat simsarlığı, iki zıt kutup olarak görünen gerçekliğin, ölümün ve erotizmin buluştuğu zor yakalanır noktada, sado-mazoşist ve nevrotik nekrofil fantezilerle,
gerçeküstücülüğün abject (murdar) çehresine katkıda bulunmuştur.
Bu kitapta, Buñuel filmlerinde ölümün erotizme bağlanma noktası; filmlerde kullanılan mekânların karakter çeşitliliğiyle kazanılan karnavalesk özün yaşam ve ölüm devinimine olan katkısı; Bataillean ölüm ve erotizm birliği düşüncesiyle açıklanmaya çalışılmıştır. Buñuel
sinemasına farklı bir pencereden bakan Evrim Nacar, ölüm ve erotizm arasında dengesini bulmuş yönetmenin hayatının farklı dönemlerine ait dört filminin gizlerine tanıklık etmeye çabalamıştır.
Abstract
The book, told with the tone of dark humour, is of a bourgeoisie mass, who despite not appropriating sexuality as “evil” are nevertheless are unable to rid themselves of sadomasochistic games and neurotic necrophiliac fantasies, and the self-absorbed lives of the clergy which hang in the balance of their wealth. This work, siding with the ranks of “praise the chains” against the discourse of freedom of the bourgeoisie, tries to explain dark humour, which is a tool to intensify Bunuel’s criticism against certain classes, with the aid juxtaposition of death and eroticism and the carnivalesque theory.
değil kadının hayata anlamsız, yitik bakışının kendisi tartışılmıştır. Anlamın mülkiyetle olan
ilişkisi ve modern zaman insanının çevresine olan aidiyeti Heidegger’in “Das Man” kavramı
çerçevesinde ele alınmış; çevrenin manyetik çekimine olan karşı koyma edimi ise yurtsuzluk
hissi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Kızıl Çöl’de Michelangelo Antonioni’nin diğer filmlerinde
de karşımıza çıkan parçalanmış anların sessizliğinden ziyade kişilerarası iletişimsizliğin
yarattığı kederli uzaklığı tecrübe ederiz. Bu anlamda sessizliğin yarattığı hüzün ve çaresizlik
açıklanmaya; Guiliana’nın geçirdiği kazadan sonra yitirdiği her bir anlama karşılık gelen her
rengin gizemi çözülmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Possession, Andrzej Żuławski, abjection, canavarsı-dişi, auteur eril bakış.
almıştır. Yönetmenin karşısına aldığı din, aile, devlet, okul gibi kurumların burjuva dünyası içindeki rolünü mizahi bir dille sorgulayan tutumu, hemen her filminde kendini göstermiştir. Buñuel’in bu ‘bilinen’ tutumunun altında ölümü ve erotizmi uzlaştıran bir öz vardır. Georges Bataille’a göre de ölüm ve erotizm birliği, gülmenin ve hıçkırığın düzensizliği içinde,
“şiddetin ve benliği aşan zevkin taşkınlığı içinde, korkunun ve coşkunun benzerliğiyle” kavranır. İnsanı korkunun içine hapseden şey aynı zamanda onu kurtaran şeydir. Buñuel’in başvurduğu sanat simsarlığı, iki zıt kutup olarak görünen gerçekliğin, ölümün ve erotizmin buluştuğu zor yakalanır noktada, sado-mazoşist ve nevrotik nekrofil fantezilerle,
gerçeküstücülüğün abject (murdar) çehresine katkıda bulunmuştur.
Bu kitapta, Buñuel filmlerinde ölümün erotizme bağlanma noktası; filmlerde kullanılan mekânların karakter çeşitliliğiyle kazanılan karnavalesk özün yaşam ve ölüm devinimine olan katkısı; Bataillean ölüm ve erotizm birliği düşüncesiyle açıklanmaya çalışılmıştır. Buñuel
sinemasına farklı bir pencereden bakan Evrim Nacar, ölüm ve erotizm arasında dengesini bulmuş yönetmenin hayatının farklı dönemlerine ait dört filminin gizlerine tanıklık etmeye çabalamıştır.
Abstract
The book, told with the tone of dark humour, is of a bourgeoisie mass, who despite not appropriating sexuality as “evil” are nevertheless are unable to rid themselves of sadomasochistic games and neurotic necrophiliac fantasies, and the self-absorbed lives of the clergy which hang in the balance of their wealth. This work, siding with the ranks of “praise the chains” against the discourse of freedom of the bourgeoisie, tries to explain dark humour, which is a tool to intensify Bunuel’s criticism against certain classes, with the aid juxtaposition of death and eroticism and the carnivalesque theory.
değil kadının hayata anlamsız, yitik bakışının kendisi tartışılmıştır. Anlamın mülkiyetle olan
ilişkisi ve modern zaman insanının çevresine olan aidiyeti Heidegger’in “Das Man” kavramı
çerçevesinde ele alınmış; çevrenin manyetik çekimine olan karşı koyma edimi ise yurtsuzluk
hissi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Kızıl Çöl’de Michelangelo Antonioni’nin diğer filmlerinde
de karşımıza çıkan parçalanmış anların sessizliğinden ziyade kişilerarası iletişimsizliğin
yarattığı kederli uzaklığı tecrübe ederiz. Bu anlamda sessizliğin yarattığı hüzün ve çaresizlik
açıklanmaya; Guiliana’nın geçirdiği kazadan sonra yitirdiği her bir anlama karşılık gelen her
rengin gizemi çözülmeye çalışılmıştır.