CiHAN DOGAN
Address: Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Kepez Mevkii-Aydın
Tel: 0 256 212 20 00 - 1860
İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Kepez Mevkii-Aydın
Tel: 0 256 212 20 00 - 1860
less
InterestsView All (46)
Uploads
geçen bin dört yüz yıl içerisinde Türkçenin yazımı için farklı alfabeler
kullanıldığı görülmektedir. Türkçenin yazıldığı bu alfabeler içerisinde
uzun yıllar boyunca kullanılıp yaygınlaşanlardan biri ise Arap alfabesidir.
Orta Türkçeyi de kapsayan uzun bir süreçte Arap yazısının geniş
bir coğrafyada Türkçenin yazımı için kullanılıp kalıcı bir imla geleneğinin
meydana getirilmemiş olması çalışmanın tartışma konusudur.
Bu durumdan kaynaklı imla özelliklerinden hareketle eserlerin yazıldığı
kültürel çevreyi tespit etmek neredeyse imkânsız hâle gelmiştir.
Ancak Memlûk sahasında oluşturulan Arap harfli Türkçe yazımı bu
sorunu çözmek için farklı bir kapı aralayabilecek materyaller sunmaktadır.
XIV. yüzyıl başı Memlûk sahasında ortaya çıkan Arap imlasına
ait tenvin, vav+elif ve elif-i maksurenin Türkçe metinlerde kullanılması
çok değerli yer/saha bilgisi vermektedir. Çalışmanın amacı XIV. yüzyıl
başı Memlûk sahasının karakteristik imla özellikleri olarak öne sürülen
bu yapıları yer/saha bilgisi bulunmayan ve tarihi belirlenemeyen
başka eserlerle ilgili olarak saha tespitinde birer kıstas olarak kullanmaktır.
Çalışmanın kapsamını sahaya ait kabul edilen Behcetü’l-Hadâik
fî Mev’izeti’l-Halâik, Kur’an Tercümesi: Süleymaniye 3966,
Bed’ü’l-Amâlî ve El-Muhtasar Tercümesi adlı eserlerin yazısında başka
sahalarda rastlanmayan Arap imlasına ait özelliklerin nasıl kullanıldığı
oluşturmaktadır. Böylelikle Memlûk sahasında şu ana kadar incelenmiş
ancak dilsel tasnifi yapılmamış eserler, karışık lehçeli eserler ile yeni bulunacak yazmaların imla özellikleri açısından aralarındaki bağın ortaya
çıkacağı düşünülmektedir.
Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed el-Kudûrî’nin (ö. 1037)
yazdığı El-Muhtasar çok değer görmüş ve birçok dile tercüme edilmiştir.
El-Muhtasar’ın Türkçeye çeviri faaliyetleri tarihî dönemlerden
başlayarak günümüze kadar devam edegelmiştir. Bu çalışmada C. S.
Mundy’nin şahsi kütüphanesinde olup şu anda British Library’de
bulunan ve ilk kez Zeynep Korkmaz’ın tanıttığı El-Muhtasar’ın en eski
Türkçe tercümesi olduğu düşünülen metin üzerinde durulacaktır. Eserin
nüsha tavsifi ve karışık lehçe özellikleri hakkında bilgiler verilecektir.
Daha sonra eserin fonetik, morfolojik ve söz varlığı özellikleri ait olduğu
düşünülen sahadaki diğer eserlerle karşılaştırılacak; böylelikle bu türde
lehçe temas özellikli eserlerin ortaklaştığı yapılar gösterilmeye
çalışılacaktır
geçen bin dört yüz yıl içerisinde Türkçenin yazımı için farklı alfabeler
kullanıldığı görülmektedir. Türkçenin yazıldığı bu alfabeler içerisinde
uzun yıllar boyunca kullanılıp yaygınlaşanlardan biri ise Arap alfabesidir.
Orta Türkçeyi de kapsayan uzun bir süreçte Arap yazısının geniş
bir coğrafyada Türkçenin yazımı için kullanılıp kalıcı bir imla geleneğinin
meydana getirilmemiş olması çalışmanın tartışma konusudur.
Bu durumdan kaynaklı imla özelliklerinden hareketle eserlerin yazıldığı
kültürel çevreyi tespit etmek neredeyse imkânsız hâle gelmiştir.
Ancak Memlûk sahasında oluşturulan Arap harfli Türkçe yazımı bu
sorunu çözmek için farklı bir kapı aralayabilecek materyaller sunmaktadır.
XIV. yüzyıl başı Memlûk sahasında ortaya çıkan Arap imlasına
ait tenvin, vav+elif ve elif-i maksurenin Türkçe metinlerde kullanılması
çok değerli yer/saha bilgisi vermektedir. Çalışmanın amacı XIV. yüzyıl
başı Memlûk sahasının karakteristik imla özellikleri olarak öne sürülen
bu yapıları yer/saha bilgisi bulunmayan ve tarihi belirlenemeyen
başka eserlerle ilgili olarak saha tespitinde birer kıstas olarak kullanmaktır.
Çalışmanın kapsamını sahaya ait kabul edilen Behcetü’l-Hadâik
fî Mev’izeti’l-Halâik, Kur’an Tercümesi: Süleymaniye 3966,
Bed’ü’l-Amâlî ve El-Muhtasar Tercümesi adlı eserlerin yazısında başka
sahalarda rastlanmayan Arap imlasına ait özelliklerin nasıl kullanıldığı
oluşturmaktadır. Böylelikle Memlûk sahasında şu ana kadar incelenmiş
ancak dilsel tasnifi yapılmamış eserler, karışık lehçeli eserler ile yeni bulunacak yazmaların imla özellikleri açısından aralarındaki bağın ortaya
çıkacağı düşünülmektedir.
Ahmed b. Ebî Bekr Muhammed b. Ahmed el-Kudûrî’nin (ö. 1037)
yazdığı El-Muhtasar çok değer görmüş ve birçok dile tercüme edilmiştir.
El-Muhtasar’ın Türkçeye çeviri faaliyetleri tarihî dönemlerden
başlayarak günümüze kadar devam edegelmiştir. Bu çalışmada C. S.
Mundy’nin şahsi kütüphanesinde olup şu anda British Library’de
bulunan ve ilk kez Zeynep Korkmaz’ın tanıttığı El-Muhtasar’ın en eski
Türkçe tercümesi olduğu düşünülen metin üzerinde durulacaktır. Eserin
nüsha tavsifi ve karışık lehçe özellikleri hakkında bilgiler verilecektir.
Daha sonra eserin fonetik, morfolojik ve söz varlığı özellikleri ait olduğu
düşünülen sahadaki diğer eserlerle karşılaştırılacak; böylelikle bu türde
lehçe temas özellikli eserlerin ortaklaştığı yapılar gösterilmeye
çalışılacaktır