[go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

Perge'de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları

2018, ULUSLARARASI GENÇ BİLİMCİLER BULUŞMASI II: Anadolu Akdenizi Sempozyumu/INTERNATIONAL YOUNG SCHOLARS CONFERENCE II: Mediterranean Anatolia 04-07 Kasım-November 2015 Antalya Sempozyum Bildirileri/Symposium Proceedings

Perge’de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları Sevingül BİLGİN* 1. Hellenistik ve Roma Dönemi Unguentariumları Unguentarium (çoğulu unguentaria) terimi Latince kökenli unguent sözcüğünden türemiş olup günümüzde içlerinde kokulu yağlar ve/veya merhemler taşındığı düşünülen kaplara verilen isimdir. İlk kez Atina’daki Kerameikos kazılarında rastlanan bu form en erken MÖ 4. yy.’ın üçüncü çeyreğine tarihlenmiştir1. Yüzyıllar içinde form bakımından değişime uğrayan unguentariumlar erken Hellenistik Dönem’de minyatür karınlı amphoraları anımsatırken, MÖ 2. yy.’ın ortalarında iğ biçimi dediğimiz şekli alır2. Son belirgin tip, MÖ 1. yy.’dan MS 1. yy.’a dek yaygın olarak kullanılan yuvarlak gövdeli ve düz dipli unguentariumlardır3 (Res. 1). Hellenistik ve Roma dönemlerinde Filistin’den İspanya’ya dek kullanılan bu formun işlevi hakkındaki teorilerden birine göre, bu kaplar parfüm ve/veya kokulu yağlar hazırlayan atölyeler tarafından üretilip piyasaya sunulmaktaydı4. Bununla birlikte son yıllarda yapılan araştırmalar kapların fazlasıyla geçirgen olduğunu ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla parfüm gibi pahalı bir malzemeyi, uzun süreli yolculuklarda sorun yaratacak unguentariumların içinde muhafaza etmek pek olası değildir5. Bu da unguentariumların aslında tek bir amaç doğrultusunda üretilmediğini ve çeşitli mezar ritüellerinde kısa süreli kullanım görmüş olduklarını akla getirmektedir. 2. Geç Roma Unguentariumları Özellikle Akdeniz çevresinde yapılan kazılarda ortaya çıkan ve makalemizin konusunu oluşturan tipin bahsi 20. yy.’ın başından itibaren birkaç yayında geçmişse de, ismi ve işlevi üzerinde yeterince * Arş. Gör. Sevingül Bilgin (M.A.), Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Gülümbe Kampüsü 11210 Gülümbe – Bilecik. E-posta: sevingul.bilgin@bilecik.edu.tr Bu çalışma, 2013 yılında tamamlamış olduğum Yüksek Lisans tezimin derlemesi niteliğindedir. Çalışmam boyunca yardımlarını esirgemeyen değerli hocalarım H. Abbasoğlu ve S. Çokay Kepçe’ye en içten teşekkürlerimi sunuyorum. 1 Kurtz – Boardman 1971, 164; Thompson 1934, 472. 2 Anderson-Stojanović 1987, 105. 3 Thompson 1934, 473. 4 Khairy 1980, 88. 5 Hellström 1965, 24. 118 Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II / International Young Scholars Conference II durulmamış, ancak 1971 yılında John W. Hayes tarafından detaylı bir biçimde ele alınmıştır6. Hayes, makalenin başlığında Akdeniz dünyasında kullanılmış ve Hıristiyan hacıların kutsal sularını taşıdıkları kaplar olan ampullalara atıf yapmış ancak metin içinde bir daha bu isme değinmemiştir. Hellenistik Dönem unguentariumlarıyla (Res. 2) olan form benzerliğinden ötürü verdiği “geç Roma unguentariumu” ismi günümüz yayınlarında da geçerliliğini korumaktadır (Res. 3). Form olarak kulpsuz ve dibe doğru daralan silindir gövdeli bu unguentariumların büyük çoğunluğu sivri diplidir. Çömlekçi çarkında çekilen unguentariumların dip kısmında genellikle çarktan alırken oluşan izler ve dibin kenarında birikmiş fazla hamur görülebilir (Res. 4). Kapların içinde çark izleri belirgindir, ancak ağız ve boyun bölgesine gelindiğinde bu izler ortadan kalkar. Dış yüzeyden bakıldığında da, kabın alt yarısı özensiz ve kaba işlenmişken üst yarının ince bir işçilik gösterdiği gözlemlenmektedir. Ağız hafifçe dışa çekilerek şekillendirilmiştir ve ağızla gövdenin yumuşak bir geçişle birleştiği boyunda kabartma halinde bir halka bulunmaktadır (Res. 5). Kapların fırınlanması standart olmadığından kırmızımsı sarı hamurlu örnekler olduğu gibi, bu unguentariumların büyük çoğunluğunu çok pişmiş ve dolayısıyla gri renk almış parçalar oluşturur. Kabın hamur renginden bir veya iki ton daha koyu olan astar yüzeyde gelişügüzel akmış bir şekilde görülebilir (Res. 6). Bu görünüm kabın dibinden tutularak yarıya dek astara batırılması ve sonrasında düz olarak kurumaya bırakılmasının sonucu olarak ortaya çıkar. Perge ve Laodikeia’dan ele geçen sağlam örneklerde unguentariumların ağzının yassı ve dairesel tıpalarla kapatıldığı anlaşılmıştır (Res. 7). Kabın, formu dolayısıyla herhangi bir destek olmaksızın dik durmasının mümkün olmaması, ağzın, içerdiği maddenin sızmasını önlemek amacıyla tıpaya ek katran gibi maddelerle desteklenmesini gerektirmiş olmalıydı. Zira boyunda yer alan çıkıntıya işlev kazandıran bir teoriye göre, tıpanın üzerine sarılan bir çeşit bez parçası, çıkıntının altından ip yardımıyla tutturulmaktaydı7. Bu durum üst kısmı ince yapılı olan unguentariumların kırılarak kullanıldığı görüşünü doğurmuştur ki, malzemenin genellikle yalnızca alt yarılarının ele geçmesi bu önermeyi desteklemektedir8. Unguentariumların bir kısmı ilerde detaylı değerlendirileceği üzere, fırınlama işleminden önce dibe yakın bir noktadan damgalanmaktaydı. Bu unguentariumların içinde bulunan malzemenin kabın formuna uygun olarak sıvı veya akışkan formda olduğu düşünülmektedir. Malzemelerin niteliği hakkında ise halen bir fikir birliğine varılamamış olsa da yakın dönemde Laodikeia’da yapılan tortu analizleri içeriğin organik olduğunu ortaya koymuştur9. Küçükçekmece Gölü çevresindeki kazılarda ortaya çıkan toplu buluntunun içlerinde de öncü çalışmalara göre psikoaktif sakinleştirici ve yaraları iyileştirici özellikleri bulunan ilaç formülleri olduğu tespit edilmiştir10. Geç Roma unguentariumlarının üretildiği merkez veya merkezler hakkında da çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Buna göre Hayes, kapları incelediği ilk yayınında malzeme yapısının Filistin’deki merkezlerde sıklıkla rastlanan ve MÖ 1. ile MS 3. yy.’a tarihlenen Nabatae keramiklerinde görüldüğünü belirtir. Ancak iki tipin üretimleri arasında yüzyıllar olması ve söz konusu bölgede buluntunun yoğun olmaması bu ihtimali ortadan kaldırmıştır11. Buna karşılık geçtiğimiz yıllarda, buluntu miktarına 6 Hayes 1971, 243. 7 Hayes 1971, 243. 8 Minčev 1992, 134; Metaxas 2005, 69-70. 9 Şimşek – Duman 2007, 296. 10 Acar 2014, 9. 11 Degeest v.d. 1999, 247. Sevingül BİLGİN / Perge’de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları 119 bağlı olarak teoriler Pamphylia ve Pisidia üzerinde yoğunlaşmıştır12. Ayrıca buluntu merkezlerinden biri olan Hierapolis’teki hamur analizleri13 Kilikia ve Rodos’u işaret ederken14, Halikarnassos’taki örneklerin Phokaia üretimi Geç Roma C mallarının yapısı ile benzeştiği saptanmıştır15. Kibyra’daki keramik fırınlarının eteğinde bulunan Bouleuterion’da bir tabaka halinde ortaya çıkan ve üretim atığı olduğu düşünülen 1000’in üzerinde unguentarium burada yerel üretim olduğunu gösterir niteliktedir16. Ephesos’taki malzeme arasında da hamurundaki farklılığa dayanarak yerel olduğu tespit edilen bir grup mevcuttur17. Geç Roma unguentariumlarının yayılım alanlarıyla ile ilgili çalışmalar, buluntuların Konstantinopolis dışında, Akdeniz kıyılarında toplandığını göstermekteydi. Günümüzde bu durum geçerliliğini korusa da artık dağılımın Karadeniz çevresindeki kentler ile İspanya’nın Pasifik kıyılarına dek ulaştığını söyleyebilmekteyiz (Res. 8)18. Bu merkezlerden biri olan Perge’deki çalışma 1956’dan 2012 yılına dek kazı ve yüzey buluntusu olarak kentin çeşitli sektörlerinde ele geçen damgalı unguentariumları kapsamaktadır (Res. 9). Kapların üzerindeki damgalar daire, dikdörtgen, kare, oval veya üçgen formlu olabilmektedir (Res. 10). Bunların içinde ise basit X’ler, blok veya haç merkezli monogramlar ile figürler ve yazıtlar bulunur. Baskı yönleri sayesinde kullanılan damgaların - hammaddeleri metal veya taş olsun daima intaglio tekniğinde yapılmış olduklarını söyleyebiliriz. Perge’deki buluntular incelendiğinde damgaların içindeki tiplerin alt kategorilere ayrılması uygun görülmüştür (Res. 11). Bunlardan ilki X biçimli veya kelebek formlu olarak isimlendirilen tiptir (Res. 12). Unguentariumlar üzerinde görülen en erken form olduğu düşünülmektedir. Perge’deki örneklerde bu X biçimi üzerinde detaylandırmalar yapıldığı da tespit edilmiştir19. Kentteki buluntunun yüzde ellilik bölümünü ise blok monogram içeren damgalar oluşturur. Bu grupta temel ilke merkezde X, M, N, Π, E ve A harflerinin olması kaydıyla, bunların çevresine toplanan diğer harflerden bir isim, unvan veya her ikisini birden oluşturmaktır (Res. 13). Kurşun mühürler üzerindeki kronolojiden yola çıkılarak anlaşıldığı üzere MS 4. yy.’ın sonlarından itibaren görülen bu blok monogramlara ek olarak MS 6. yy.’ın ikinci yarısından itibaren haç merkezli monogramlar ortaya çıkmıştır20. Bu yeni tip unguentarium damgalarına da yansır. Bu tipte, harfler bir Yunan haçının kollarının ucuna ve bazen de ortasına yerleştirilir (Res. 14). Bir diğer grubu damgasının içinde figür bulunduran parçalar oluşturur (Res. 15). İnsan ve/veya hayvan tasvirlerinin bulunduğu bu örnekler paganizmin yanısıra Hıristiyanlıkla ilgili betimlemeler içeren öğeler taşır. Tüm bu öğelerin iç içe geçmesi Geç Roma dönemindeki synkretik ortam ile bağdaştırılmıştır21. Damgalı grup içinde son kategori yazıtlı parçalardır ve bunların yazıtları Eski Yunancadır (Res. 16). İncelenen 261 örnekten yalnızca ikisinde ise kazıma ile 12 Hayes 2008, 116. 13 Hierapolis’te sekiz farklı hamur tipi tespit edilmiştir, bk.: Cottica 2000, 1005-1006. 14 Peacock – Williams 1986, 185-187. 15 Briese – Pedersen 2003, 264. 16 2011 yılında Ege Üniversitesi’nde düzenlenen “Keramos. Seramik: Kültürel Yaklaşım. 9-13 Mayıs 2011” adlı sempozyumda, Kiby- ra Kazısı ekip üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülşen Dikbaş’ın “Kibyra Yerel Seramik Üretim Programının Özellikleri” adlı bildirisi ve birebir görüşme üzerine. 17 Sauer – Ladstätter 2005, 125 vdd. 18 Geç Roma unguentariumlarının bulunduğuna dair bilgi veren kentler referanslarıyla birlikte derlenmiştir, bk.: Bilgin 2013, 21-25. 19 Uzun kenarları kapatılmış X, kısa kenarları kapatılmış X, kısa kenarları kapatılmış çentikli X, kenarları açık X, dört kenarı kapalı X, kısa kenarlarından ve ortasından yatay çizgi geçen X. 20 Zacos – Veglery 1972, 366. 21 Metaxas 2005, 86. 120 Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II / International Young Scholars Conference II yapılmış şekiller bulunmaktadır. Bunlardan “X” biçimli olan (Res. 17) kap fırınlandıktan sonra kazınmışken, ikinci örnekteki “H” biçimi kap henüz nemliyken yapılmıştır (Res. 18). Amphora kulpları için böyle bir uygulama söz konusudur ve amphoraların içindeki malzemenin kontrolünün yapıldığına işaret ettiği düşünülmektedir22, ancak aynı işlemin unguentariumlara da uygulandığını söylemek için henüz erkendir. Perge23, Laodikeia24 ve Sardis25 gibi merkezlerden anlaşıldığı üzere en erken örnekleri damgasız olan bu unguentariumlar, Atina Agorası kazılarından elde edilen sonuçlara göre MS 6. yy.’ın ilk yarısından itibaren damgalanmaya başlamıştır26. Özellikle bir yüzü monogram öteki yüzü ise aynı monogramın yazıtlı açılımını veren kurşun mühürler sayesinde kesin olarak çözülebilen monogramlar ile yazıtlar ve figürler göz önüne alındığında karşımıza birden fazla tema çıkmaktadır. Bunlardan ilki klerji ile bağlantılı ünvan ve isimlerdir. Perge’de birden fazla örnekle temsil edilen yazıtlı bir tip CEVHP/IANOY/EΠICKO=Σευεριανοῦ ἐπισκό[που], yani “Piskopos Severianos’un” ismini vermektedir (Res. 16). Ayrıca yazıtın altında ve üstünde haç motifi vardır. Unguentariumlarla çağdaş olabilecek bu isimdeki kişilerden biri kaynaklara göre MS 5. yy.’da yaşamış olan Suriye’deki Gabala (modern ismi Cebele) kentinin piskoposu27, ötekisi ise MS 6. yy.’da yaşamış olan yine Suriye’deki Arethusa (modern ismi El Rastan) kentinin piskoposudur28. Monogramlı damgalarda ise doğrudan “Piskopos’un” (Res. 19) veya “Eparkhos’un”29 (Res. 20) olarak açılabilen örnekler olduğu gibi salt kişi ismi olarak çözümlenen damgaların bir kısmında da monogramın üstünde haç motifi olduğunu belirtmek gerekir. Bu da söz konusu isimlerin dini bir mevkisi olabileceği fikrini de akla getirmiştir. Ayrıca parçaların bazılarında, okunuşu ἀββας (abbot) olarak yapıldığı takdirde manastırlardaki topluluğun başındaki kişiye verilen bir ünvan karşımıza çıkmıştır (Res. 21). Doğrudan kiliseye bağlanamasa da dini motiflerin ağırlıkta olduğu örnekler de mevcuttur. Figürlü bir damgada karşımıza çıkan atlı betimi, sahnedeki ikonografik özellikler dolayısıyla Aziz Georgios olarak yorumlanmıştır (Res. 22). Bir yazıtlı parça da “Christophoros’un yakarışını duy Ey Tanrım!” şeklinde okunmuştur (Res. 23). Son kategorideki örnekler ise figürlü damgalarla temsil edilir. Aslan, timsah, akrep kurt gibi hayvanların yanısıra yine şimdilik yalnızca Perge’den bilinen bir örnekte Nike tarafından taçlandırılan boğa figürü bulunmaktadır. Bu ikonografi ilginç olarak MÖ 450’lerde basılmaya başlamış olan Magna Graecia kentlerinden Neapolis sikkelerinin arka yüzünde görülen sahneyle neredeyse aynıdır (Res. 24). Ortaya çıktıkları ilk dönemde damgalanmayan bu kapların daha sonraları hangi sebeplerle damgalanmaya başlandığına dair de bazı teoriler sunmak gerekir. Buna göre öncelikle MS 5.-6. yy.’lardan itibaren Doğu Roma’nın yönetim kademeleri tarafından kontrol ve/veya onaylama amacıyla geniş 22 Adamsheck 1979, 38, Lev.11, nr. 106. 23 Atik 1995, 180-181. 24 Şimşek – Duman 2007, 290. 25 Rautmann 1995, 49 ve 63. 26 Hayes 2008, 116, 287, 302. 27 Baur 1912, Severian. 28 Skolastikos 2000, 178-179; Gams 1931, 436. 29 Amphora damgaları üzerinde de görülen bu makam, Doğu Roma’nın erken dönemlerinde ticarette önemli bir oynamaktaydı, bk. Grünbart – Metaxas 2004, 183-185. Bununla birlikte söz konusu terimin kilise hiyerarşisinde de yeri vardır. Sevingül BİLGİN / Perge’de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları 121 bir alanda damgalama işleminin yapıldığını belirtmemiz gerekir30. Unguentariumlar üzerinde de bulunan bu damgaların ışığında, kapların içerdiği malzeme ve üretim yerleri hakkında yorum yapmak mümkün olmaktadır. Örneğin Rhodos’tan31 ve Perge’den üzerinde Piskopos Severianos ismini taşıyan damga, Iasos’tan32 Piskopos Erasinos, Amorium’dan33 elinde globus olduğu halde tahtta oturan İsa, Myra’dan34 kucağında çocuk İsa ile tahtta oturan Meryem Ana ve Perge’den Aziz Georgios, taşıdıkları dini anlamlardan ötürü kilise ile özdeşleştirilmiştir. Dolayısıyla, unguentariumların içerdiği malzemenin muhtemelen manastırlarda35 iyileştirici olduğuna inanılan sıvılarla doldurulmuş olabileceği ve böylece unguentariumlarla birlikte36 içindeki ürünün de satışa çıkarılmış olması söz konusudur37. Bu durumda damgalamanın amacı, unguentariumların içindeki ürünün güvencesini vermek için olabilir38. Tüm bunlarla birlikte kapların form bakımından kişisel kullanım için de uygun olduğu ve Perge’de “Christophoros’un yakarışını duy Ey Tanrım!” şeklinde okunan yazıtın da belli bir bireye işaret ettiğini düşündüğümüzde, damgaların yalnızca üreticinin değil zaman zaman müşterinin ismini de barındırdığını varsaymaktayız39. Perge’nin bu kapların üretimi ve ticaretindeki yeri ile ilgili bazı tespitler yapmak mümkün olmuştur. Farklı merkezlerin yayınlarındaki fotoğraf ve çizimlerle bir karşılaştırılma yapıldığında Perge’deki bazı damgaların ve içlerindeki tiplerin biçim bakımından örtüştüğü gözlemlenmiştir (Res. 25-26). Bu durumda söz konusu kapların aynı üretici tarafından damgalanıp farklı merkezlere gönderildikleri ihtimali doğmaktadır. Perge’deki malzemenin hamur yapısına da baktığımızda iyi elenmiş ve iyi pişmiş örnekler azınlığı oluştururken Ephesos üretimi olduğu tespit edilen yoğun mikalı, orta pişmiş ve yumuşak dokulu unguentariumlardan bir hayli bulunmuştur. Böylece Ephesos ile MS 5. ve 6. yy.’lar arasında ticari bir ilişki söz konusu olabilir. Bu örneklerden başka hamur yapılarındaki en yoğun maddenin kireç olduğu parçalar da vardır. Bölgenin, özellikle de Aksu nehri çevresindeki toprakların kalker açısından zengin olduğu düşünüldüğünde söz konusu malzemenin Perge’de veya yakın çevresinde üretilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Bu teoriye ek olarak tekrar damgalara dönersek, unguentariumlardan bazılarının “Eulogios’un” şeklinde açılabilen monogramlar barındırdığını görürüz (Res. 27). Piskoposluk listelerinde MS 6. yy.’ın ilk yarısında Perge’de, Eulogios adını taşıyan bir piskopos bulunmaktadır40. Piskopos isimlerinin unguentariumlar üzerinde kullanıldığını bildiğimizden, diğer merkezlere nazaran Perge’de yoğun olarak karşımıza çıkan bu tipin yerel üretimde kullanılmış olabileceğini düşünmekteyiz. Bundan başka Perge’nin özellikle Agora ve Sütunlu Cadde dükkanlarından ele geçen unguentariumlar değerlendirildiğinde en erken tip olduğu düşünülen ve “X Biçimli” olarak tabir ettiğimiz damgayı taşıyan örneklerin, en geç tip olduğu düşünülen ve haç merkezli monogramları içeren örneklerle 30 Vikan – Nesbitt 1980. 31 Hayes 1971, 244, dn. 7. 32 Baldoni – Franco 1995, 124. 33 Lightfoot – Arbel 2004, 5. 34 Türker 2005, 313, Res. 8. 11. 35 Arthur 1989, 85. 36 Perge’de bulunan iki adet unguentarium üzerindeki monogram açılımı “ἀββας”, olarak yapıldığında “Manastır Babası’’ anlamına gelebileceğinden, manastırda üretim ve damgalama teorisi güçlenmektedir. 37 Metaxas 2005, 94. 38 Hayes 1971, 244. 39 Pülz – Ruggendorfer 1995, 70. 40 Le Quien 1958t.b., 1016. 122 Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II / International Young Scholars Conference II aynı tabakadan çıktığı anlaşılmıştır. Bu durumda tipler arasında ortaya çıkış bakımından yıl farkı olsa dahi, geç tipler kullanıma girdikten sonra dahi erken tiplerin üretiminin devam ettiğine kanaat getirilmiştir. Dikkati çeken bir diğer bulgu, nekropolis buluntularının Perge’de çok yoğun olmasıdır (Res. 28). Geç Roma unguentariumlarının Hellenistik ve Roma dönemleri unguentariumlarının aksine mezar buluntusu olarak ele geçmediği pek çok yayında vurgulanmaktadır. Zira Perge’den başka bilinen tek örneğe İspanya’daki Tarragona kenti buluntularında rastlanılmıştır41. Bu nedenle Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde mezarın başında yapılan ve kişiyi son kez kutsama amacı taşıyan “ölünün üzerine üç kez yağ dökülmesi” ayininde42 unguentariumların kullanılmış olması ihtimali akla gelmiş olsa da kesin bir şey söyleyebilmek için daha çok veriye ihtiyaç duyulmaktadır. Geç Roma unguentariumlarının kullanımdan kalkışı Perge dahil diğer tüm buluntu merkezlerine bakılarak MS 7. yy.’ın ortalarına tarihlenmektedir. Bu yüzyılın başında Anadolu’ya yapılan Sasani saldırıları43 ile sonraki dönemlerde gerçekleşen Arap istilaları sonucunda muhtemel üretim merkezlerinin düşmesi Geç Roma unguentariumlarının sonunu getirmiştir. 41 Bándedas de la Peña 2003, 152-153. 42 Velkovska 2001, 35-36. 43 Hayes 1971, 245. Sevingül BİLGİN / Perge’de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları 123 Kısaltmalar ve Kaynakça Acar 2014 Ö. Acar, “Bathonea kazılarında 420 pişmiş toprak şişenin gizemli içeriği!”, Cumhuriyet Bilim-Teknik 04.07.2014 http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/4199/sayfa/2014/7/4/9.xhtml (12. 12. 2017). Adamsheck 1979 B. Adamsheck, Kenchreai. Eastern Port of Corinth IV: The Pottery (1979). Anderson-Stojanović 1987 V. R. Anderson-Stojanović, “The Chronology and Function of Ceramic Unguentaria”, AJA 91, 1987, 105-122. Arthur 1989 P. Arthur, “Aspects of Byzantine Economy: an Evaluation of Amphora Evidence in Italy”, Recherches sur la céramique byzantine, BCH 18, 1989, 79-83. Atik 1995 N. Atik, “Die Keramik aus den Südthermen von Perge”, IstMitt 40 (1995). Baldoni – Franco 1995 D. Baldoni – C. Franco, “Unguentaria tardo-antichi da Iasos”, Rivista Archaeologica 19, 1995, 121128. Bándedas de la Peña 2003 P. Bándedas de la Peña, “Monograma bizantino”, Bizancio en España. De la Antigüedad tardía a El Greco, Catálogo de la Exposición Madrid 92, 2003, 152-153. Baur 1912 C. Baur, “Severian”, The Catholic Encyclopedia 13, New York, Robert Appleton Company http:// www.newadvent.org/cathen/13742b.htm (12.12.2017). Bilgin 2013 S. Bilgin, Perge Kazıları’nda Bulunmuş Damgalı Unguentariumlar (İstanbul Üniversitesi Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi 2013). Briese – Pedersen 2003 M. B. Briese – P. Pedersen, “Report of the Turkish-Danish Investigations in Ancient Halikarnassos (Bodrum) in 2000 and 2001”, AST 20, 2003, 257-272. Cottica 2000 D. Cottica, “Unguentari tardo antichi dal martyrion di Hierapolis, Turchia”, MEFRA 112/2, 2000, 999-1021. Degeest v.d. 1999 R. Degeest v.d., “The Late Roman Unguentaria of Sagalassos”, BABesch 74, 1999, 247-262. Fırat 1999 N. Fırat, Perge Konut Alanı Keramiği, (İstanbul Üniversitesi Yayımlanmamış Doktora Tezi 1999) Gams 1931 P. B. Gams, Series episcoporum Ecclesiae catholicae: quotquot innotuerunt a beato Petro apostolo (1931). Grünbart – Metaxas 2004 M. Grünbart – S. Metaxas, “Stempel(n) in Byzanz”, bk.: W. Hörandner – J. Koder – M. A. Stassinopoulou (ed.), Wiener Byzantinistik und Neogräzistik. Beiträge zum Symposion 40 Jahre Institut für Byzantinistik und Neogräzistik der Universität Wien im Gedenken an Herbert Hunger. Wien 4.-7. Dezember 2002 (2004) 177-189. Hayes 1971 J. W. Hayes, “A New Type of Early Christian Ampulla”, BSA 66, 1971, 243-248. Hayes 2008 J. W. Hayes, Roman Pottery: Fine-Ware Imports, Athenian Agora 32 (2008). Hellström 1965 P. Hellström, Labraunda II, 1: Pottery of Classical and Later Date, Terracotta Lamps and Glass (1965). Hübner 2006 G. Hübner, “Hellenistic and Roman Unguentaria: Function Related Aspects of Shapes”, bk.: D. Malfitana – J. Poblome – S. E. Alcock – J. Lund (ed.), Old Pottery in a New Century: Innovating Perspectives on Roman Pottery Studies. Atti del convegno internazionale di studi, Catania, 22-24 aprile 2004. Catania, Monografie dell’Istituto per i beni archeologici e monumentali (2006) 27-40. Khairy 1980 N. I. Khairy, “Nabatean Piriform Unguentaria”, BASOR 240, 1980, 85-91. Kurtz – Boardman 1971 D.C. Kurtz – J. Boardman, Greek Burial Customs: Aspects of Greek and Roman life (1971). Le Quien 1958 M. Le Quien, Oriens christianus in quatuor patriarchatus digestus quo exhibentur ecclesiae, patriarchae caetrique praesules totius orientis studio et opera R.P.F. Michaelis Le Quien,... opus posthumum. I: Tomus primus, Très magnas complectens dioceses Ponti, Asiae et Thraciae patriarchatui Constantinopolitano subjectas, Paris 1740 (1958). Lightfoot – Arbel 2004 C. Lightfoot – Y. Arbel, “Amorium Kazısı, 2002”, KST 25, 2004, 1-12. 124 Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II / International Young Scholars Conference II Metaxas 2005 S. Metaxas, “Frühbyzantinische Ampullen und Amphoriskoi aus Ephesos”, bk.: F. Krinzinger – T. Bezeczky – S. Ladstätter – A. Hofeneder (ed.), Archäologische Forschungen 13: Spätantike und mittelalterliche Keramik aus Ephesos (2005) 67-123. Minčev 1992 A. Minčev, “Early Byzantine Pottery Ampullae from Odessos”, (Orijinali Rusça) Bulletin du Musée national de Varna 28/43, 1992, 127-149. Peacock – Williams 1986 D. P. S. Peacock – D. F. Williams, Amphorae and the Roman Economy: an Introduction Guide (1986). Pülz – Ruggendorfer 1995 A. Pülz – P. Ruggendorfer, “Forschungen zum Straßennetz in der byzantinischen Oststadt von Limyra (Lykien)”, MitChrA 1, 1995, 66-70. Rautmann 1995 M. L. Rautmann, “Two Late Roman Wells at Sardis”, AASOR 53, 1995, 37-84. Sauer – Ladstätter 2005 R. Sauer – S. Ladstätter, “Mineralogisch-petrographische Analysen von frühbyzantinischen Ampullen und Amphoriskoi aus Ephesos”, bk.: F. Krinzinger – T. Bezeczky – S. Ladstätter – A. Hofeneder (ed.), Archäologische Forschungen 13: Spätantike und mittelalterliche Keramik aus Ephesos, (2005) 125-136. Scholast. Hist. Ecc. Euagrios Skolastikos, Historia Ecclesiastica: The Ecclesiastical History of Evagrius Scholasticus, M. Whitby (2000). Şimşek – Duman 2007 C. Şimşek – B. Duman “Laodikeia’da Bulunan Geç Antik Çağ Unguentariumları”, Adalya 10, 2007, 285-307. Thompson 1934 H. A. Thompson, “Two Centuries of Hellenistic Pottery”, Hesperia 3, 1934, 311-476. Türker 2005 A. Ç. Türker, “Myra’da Aziz Nikolaos’un Yağ Kültüyle İlişkili Seramik Kaplar”, Adalya 8, 2005, 311327. Velkovska 2001 E. Velkovska, “Funeral Rites according to Byzantine Liturgical Sources”, DOP 55, 2001, 21-51. Vikan – Nesbitt 1980 G. Vikan – J. W. Nesbitt, Security in Byzantium: Locking, Sealing and Weighing (1980). Zacos – Veglery 1972 G. Zacos – A. Veglery, Byzantine Lead Seals (1972) Sevingül BİLGİN / Perge’de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları Res. 1 Unguentarium öncülleri ve tipleri (Hübner 2006, Res. 1) Res. 2 Hellenistik dönem iğ biçimli unguentarium Res. 3 Geç Roma dönemi unguentariumu (damgasız) 125 126 Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II / International Young Scholars Conference II Res. 4 Düz dipli Geç Roma dönemi unguentariumlarında ip izleri görülebilmektedir. Res. 6 Astar detayı Res. 5 Unguentariumların boynundaki ince, kabartma biçiminde halka. Ağız kısmını örten kumaş parçalarının bu halka çıkıntısının altından iple bağlanarak sabitlendiğine dair bir teori vardır. Res. 7 Unguentariumların ağzını kapatmaya yarayan tıpanın olduğu bir örnek in situ biçimde Laodikeia’da bulunmuştur. (Şimşek – Duman 2007, Res. 18 ) 127 Res. 8 Geç Roma tipi unguentariumlarının yayılım alanı Sevingül BİLGİN / Perge’de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları 128 Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II / International Young Scholars Conference II Res. 9 Perge’de Geç Roma tipi unguentariumların bulunduğu alanlar Sevingül BİLGİN / Perge’de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları Res. 10 Farklı damga biçimleri Res. 11 Perge’deki unguentariumların damgalarının içinde görülen tiplerin miktarı Res. 12 X veya kelebek formlu tipin farklı versiyonları 129 130 Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II / International Young Scholars Conference II Res. 13 Blok monogramlar. Üstte soldan başlayarak X, M, N merkezliler, altta soldan başlayarak Π, E, A merkezliler. Res. 14 Haç merkezli monogramlar Res. 16 Yazıtlı damgalara örnek Res. 17 Kazıma X Res. 15 Figürlü tiplere örnek olarak aslan (?) Res. 18 Kontrol işareti? Sevingül BİLGİN / Perge’de Bulunmuş Geç Roma Dönemi Damgalı Unguentariumları Res. 19 Blok monograma örnek, “Piskopos’un” olarak okunabilir. Res.: 20 Blok monograma örnek, “Eparkhos’un” olarak okunabilir. Res. 21 İstisnai bir tip olarak değerlendirilen bu monogramın okunuşu kesin olmamakla birlikte “ἀββας” olarak açılması durumunda kilise örgütlenmesine işaret etmektedir. Res. 22 Figürlü tiplere örnek olarak Aziz Georgios tasviri. Res. 23 Yazıtlı tiplere örnek, “Christophoros’un yakarışını duy Ey Tanrım!” diye okunmakta. Res. 24 Figürlü tiplere örnek, Nike tarafından taçlandırılan bir boğa tasviri. 131 132 Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması II / International Young Scholars Conference II Res. 25 Soldaki damga Perge’de bulunan bir örnek, sağdaki damga ise Atina’daki Agora kazılarında bulunmuştur. Tipler ve çizgi biçimleri birbiri ile örtüştüğü için aynı elden çıkmış olma ihtimali üzerinde durulmaktadır. (Siyah beyaz olan fotoğraf Hayes 2008, Lev. 90, Res. 1785) Res. 26 Soldaki damga Perge’de, sağdaki damga ise Ephesos’da bulunmuştur. İki damganın aynı elden çıkmış olabileceği üzerinde durulmaktadır (Siyah beyaz olan fotoğraf Metaxas 2005, Lev. 2, Nr. 7a) Res. 27 ????????????????? Res. 28 Geç Roma tipi unguentariumlarının Perge’deki buluntu alanlarına göre sayısal dağılım