[go: up one dir, main page]

Academia.eduAcademia.edu

M. Tayyib GÖKBİLGİN, TARİHTE TÜRK LEH MÜNASEBETLERİ

1974, Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi

TAR!HDE TÜRK LEH MÜNASEBETLER!• M. Tayyib Gökbllgin Feraı a~sınd .olduğ gibi bazı milletler arsınd d:'.t_ ·kar§ıl sempatilere, samimi dostluk müna.sebtıri ve gÜ-zel hatıri daima rastlnı. Hatta_ be§eriyet tarihi, medeniyet tarihi çok· defa bu türlü niünasebetlerin tecellileri ve tezahürleri, ile doludur. · Zaten ınsa toplukarın, millet ve· devlet halinde ya§ayan· siyasi ve sosyal varlıkn türlü alanlarda, kar§ıl olarak, şu .veya bu şekild münasebetleridir ki, medeniyetleri meydana getirmş bunları devam_ ve inkşılfda ona yeni yeni unsurlar ·-katan -milletlerin rolü- ve hissesi .görülmü§tür.. ve Tarihde· Türk-Leh münasebetlerini dü§ünürken de bu umümi görü§Ü haiki millet arsındki münasebetlerin çok defa·- müsbet ve mesud te§ahid olmak· mümkündür. tırlamk,' zılthürein Gerçekden, Türk Milleti, ön· Asya' da kudretli, .siyasi. bir te§ekkül kurduktan hemen sonra, Doğu Avrupa'daki Leh milleti ile ve onun kuvvetli devleti ile temasa gelmiş ve bilhassa Osmanlı Devleti!nin yü~selrn -devrinde Türk-Leh mün~sebtlri daha çok artmış:;. Bu inkşafd, §Öyle ki : dır, §übhesiz ..ki, coğ:fai durm~, siy8.si zarfı.etlin tesiri var- Anadolu ve Balknrı,· Yakın Şirk'ın hakimiyetini elinde- tutan Tüik Devle.ti ile Doğu AVrupa'nı büyük ve kı:.dietl Polonya-LitV8.nya kralığ arasında siyasi münasebetlerin vücua bulması ve dolayısie TU:r:k-Leh milletlerinin birbirlerini tanımy ba§lmsı mukadderdi. Belki, buna, Balknrı ve Doğu Avrupa'nı o zamanki etnik çehresi yani Türk halkrı ile dolu olması da §.mil oluyordu. Böylece, XV. sıra nihayetlerinde Osmanlı gellon Hanedı mensub Leh Kralı arsınd * ·.Bu lenmiştr. da açı§ açıln konu§ması 29.IV.1959 da İstanbul'd «Türk-Leh Tarih ve San'at Hükmdarı Hatırl» Il. Bayz~d ilk -dostluk ve iyi komşul ile Jaan.. Teknik Üniversite salonrı­ nitelğdk sergide söy- NOTLAR - 499 İKTBASLR !aşmsı yapıld ve bu, sık sık teatt edilen elçiler vasıt ile daima yenilendi. Bu dostluk uzunca bir müddet, bütün XVI. asır boyunca sürdü. Hele Kanuni Sultan Süleyman ile yine bu hanedandan Sigismund ve onun oğlu Sigismund Auguste zamnlrıd en samimi ve dostane şeklin almışt. Bu sırad, Osmanlı Devleti'nin Orta Avrupa'daki füthaın büyük bir alaka ve sempati ile takib eden Lehistan Kralı hususi elçiler göndeterek Babıli nezdinde tebrik ve bu suretle Türk-Leh milletlerinin birbirlerine daha fazla yaklşmsın iltizam ediyordu. Yi_ne bu devrede, doğua Leh dostluğ Doğu Avrupa'nı ve bu dostluğn Batı vrı.lpa'dkiA ve batıdnü§erk hasımlr Türk-Macarkarşı adeta en kuvvetli ve güvenilir bir kandı ise Fransa teşkil anlşmsı idi ediyordu. Lehistan'da Jagellon haned~ı sönüp de komşu devletler burada kendi riüfuz ve hegmonyalrı tesise kalıştr zaman, XVI. asrın ikinci yarısn­ da Osmanlı Devleti buna katiyen razı olmadı ve derhal teşbüs geçerek Leh beylerine, halkın kendilerine müracaatla, içlerinden birini· başuğ -yani o devire göre kral- seçmelerini ve bunun idaresinde ötedenberi Türklerle iyi kom_şulk münasebetleri devam ettiren bu memleket halkın rahat ve ı:uzr için-. de kalmrın istedğn Leh milletinin hak ve hürriyetlerini -kendi tebası derecesinde korumak arzu ve karınd bulndğ bildirdi. Halbuki_ bir tarafta doğu ve diğer tarafta batıdki büyük devletler Leh milletine_ daima yabncı ve kendi emellerine ve siyasetlerine hizmet edebilecek kimseleri kral yaptırmk istyorladı. Hatta, daha o zaman 1573 de imparator, Polnya'ı taksim etmek istemş, Polonya tacın ke.ndisine almyı, Lit.:. v~ya'ı da Çar'a vermeyi ve bu işe asla muvafakat etmiyecek olan ve kendisini Leh milletinin hürriyet ve istiklalini korumak ile vazife_li sayan Türklere karşı da bir ittifak hazırlmy düşnmt. Buna karşı, Bıibal, derhal ve müessir şekild mukabele etti. Leh milletinin ·sempati ve teveccühüne mazhar olmuş bulunari ve Leh milletinin hayati İnefatlri göre hareket edcği bilinen kendi mahmisi Erdel Beyi-·Bathory Istvan'ı Polonya tahın geçirmeye muvaffak oldu. Artık Türk-Leh dostluğ en samimi şeklin almışt. Türk devlet admlrı, sık sık gelen Leh elçilerine Anadolu'dan birçok ticari eşya mübay8.sın müsaade .ediyor, yanlrı resmi adamlar katarak ve idari makamlara gerekli emirleri vererek onları, mesela Ankara'dan sof kumaşlrı, başk yerlerden halı, pamuk ve şarp alma.:. !arın ve bu suretle de Türk-Leh ticari münasebetlerinin kuvvetli olmasın çalışyorad. Türk-Leh Münasebetleri XVII. asırd, bir iki defa arıZi sebeblerle menfi bir istikamet aldı. Bazı çatışmlr vuku buldu, hatta bir defasın Polonya'nı, kendi milli menfaatlerine de aykır Olarak, Türkler aleyhindeki ittifaka girdğ görüldü ise de,: iki millet arsındki ticari münasebet ve hatta kültür mübadelesi bundan sorira da devam etti ve bunda Erdel, Eflftk, Bağdn gibi o zamanki müşterk dost bulunan memleketlerin tesir, delalet ve yardım oldı. XVIII. asırd ise bu münasebetlerin -tamamen dostluk ve anlyış havsı için. M. TAYİB 500 de bir gelişm takib etiğ görüıd GÖKBİLN ve Lehistan'da Türk moda leri asil ve kibar halkın çok iltifat ve itibar gösterdiğ~ bir zık ki, her iki devlette de siyasi ve askeri bünye za'fa uğramkd, şekil ve eşya aldı. kıyafet­ Ne yaharis, iS~ emeller besleyen komşular gittikce kuvvetlerini artık tehdidkar bir duruma girmekte idiler. Buna rağmen, Türk Devleti ve Türk milleti Lehlilerin hürriyet ve istiklftli uğrnda her türlü gayl'.et ve fed§.kirlığ göstermekten geri kalmdı°',Osn Devleti için felıkt neticelenen 1768 savşlrın sebeblerinden başlıcs da bu olmuşt. B8.b-ı An, o zamanki müstevli devlet elçisine verdiğ notada, türlü bahaneler ile Lehistan'a asker seVk eden devletin derhal askerini geri çekmesini Lehlilerin memleketine, mezheblerine ve işlern karışmasn, istiklallerine· hörmet göstermesini, ahidnamelerle te'min edilmş olan sulh şartlın tamamen riilyet etmesini taleb etti. Gerçi, bilhıre korkulan akıbet, maalesef, vuküblmş ve Polon'ya üç kuvvetli komşus arsınd :Paylşımt. Fakat Osmanlı Devleti· ve Türk Milleti hiç bir zaman bu emr-i viikil kabul etmğ razı olmadı. Ve Divan-ı Hümayun da mu'tad zamanlarda,. daima. Leh elçisini mevcud telakki etti. tilacı Avrupa'da 1848 de hürriyet ve eşitlk ıçn mücadeleler olduğ sıradi, Leh milleti d'e kendi hürriyet ve istikl8.line kasd edenlere karşı_ savşmı ve bu .ga- ye uğrnda mücadeleye atıln Macar hürriyetcilerine ·genişmikyasda maddi ve manevi yardım etmiş, ancak bu teşbüs akim kalınc da onlarla 'birlikde Türkiye'de. kend_ilerine ikinci bir vatan bulmşardı. General Bem ve arkdş­ ları Visowski, Zarowsky ve diğerl Haleb'de Türk milletinin misafiri olmuş­ lardı, her birisi İslam'ı kabul ederek Murad Paş, İsmail Paş gibi namlar altında bir çok değrli hizmetlerde bulnmşardı. vası Hülasa, Tarihde Türk-Leh nıüasebtlri böYlece samimi bir dostluk haiçinde devam etti. Bunun pek çok maddi eser ve delilleri vücud buldu ki, bugün burada bunları bir kısmn bir sergi halinde görmekteyiz. bu samimi dostluk münasebetlerine ve bunun kültür ve sanat eserlerine ve hatırln büyük bir kıymet ve ehemmiyet vererek ve bu güzel eseri istikbalde de bu münasebetlerin çok iyi ve müsbet bir istikamette gelişcğn delil sayarak Ankara'da ve istanbul'da Türk aydın­ ların; ve halkın arz ve teşhir etmesi, bugünkü Le~ kültür maklrı için çok takdire değr bir harekettir. Geçmiştk sahlrındki öfedenberi Türk ilim, kültür ve sanat tedkiklerine sinesinde mühim·. bir yer veren Polonya İlimer Akademisi Şarkiyt Enstitüsü ve onun kıymetU müdürü profesör Zajaneskowsky ile Krakow Milli Müzesinin eski Türk santı mütehasılrn ve bu arada bilhassa devlet arşiv mütehasılrndi Tür.. kolog_ sayın bay Abranı.ovich' bu vadideki şaynı memnuniyet ve şükranı hassasiyet ve gayretlerini bu münasebetle ve ehemmiyetle tebarüz ettirmek is .. terim. Kendilerine ve bu güzel sergiyi gerçklştim himmetini göstermiş ~lan makam ve şahislr da İstanbul Üniversitesi ve Edebiyat Fakültesi adı .. na bilhassa teşkür bir vazife addederim.