Kafkasya Calışmaları - Sosyal Bilimler Dergisi / Journal of Caucasian Studies
Mayıs / May 2024, Yıl / Vol. 9, № 15
ISSN 2149–9527 • E-ISSN 2149–9101
Kafkas Adının Etimolojisi
Nusaba Yaqubova*
Özet
Tarihsel ve coğrafi açıdan Kafkasya bölgesi, batıda Azak ve Karadeniz,
doğuda Hazar Denizi olmak üzere üç denizle sınırlanmıştır ve Büyük
Kafkas Sıradağları ile kesişen Taman Yarımadası'ndan güneye, Apşeron
Yarımadası’na kadar olan alanı kapsamaktadır. Uzunluğu 1200 km²'yi
bulan Büyük Kafkas Sıradağları bu bölgeyi hem coğrafi hem de politik
olarak ikiye ayırmaktadır: Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan'ı
kapsayan Güney Kafkasya ve Kuzey Kafkasya. Bilindiği üzere Kafkasya'nın
üç kıtayı transit ticaret yolları ile birbirine bağlayan bir konuma sahip
olması, onu jeopolitik ve jeostratejik açıdan dünyanın en ilgi çekici
bölgelerinden biri haline getirmiştir.
Farklı tarihi dönemlerde Kafkasya isminin kökeni hakkında birçok
hipotez ortaya atılmıştır. Antik yazılı kaynaklarda "Kafkasya" ismi ilk kez
Yunan düşünürü Aeschylus tarafından anılmış ve bu isim çeşitli
değişikliklerle günümüze kadar gelmiştir. Bu yazıda Kafkasya'nın kökeni
ve bu ismin ortaya çıkışı hakkında bilgiler yer almaktadır. Buna göre birçok
antik kaynak, farklı halklara ait mitler, ortaçağ kaynakları ve 19. yüzyıl
seyyahlarının, yazarlarının, filologlarının ve tarihçilerinin farklı ve benzer
yaklaşımları sınıflandırılarak incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Kafkasya, Kaf, Kazlık Dağları, Kavkas, Kabk Dağı,
Mavera-i Kafkas
On The Etymology of The Caucasus
Abstract
From a historical and geographical point of view, the Caucasus region
is bordered by three seas, that is, the Azov and Black seas in the west,
and the Caspian sea in the east, moreover covers the area from the
Taman peninsula intersected by the Great Caucasus mountain range to
the south - the Absheron peninsula. The Greater Caucasus mountain
range, with a length of up to 1200 km², divides this region into two parts
Nusaba Yaqubova, Arş. Gör., Azerbaycan Milli İlimler Akademisi
Kafkasya Araştırmaları Enstitüsü, ORCİD: 0009-0004-5957-7944. E-posta:
nushabe_yaqubova1998@mail.ru
(Received/Gönderim: 17.01.2024; Accepted/Kabul: 27.05.2024)
*
57
Nusaba Yaqubova
both geographically and politically: South Caucasus and North Caucasus,
which includes Azerbaijan, Georgia and Armenia.
As it is known, the fact that the Caucasus has a position connecting
three continents with transit trade routes has caused it to become one of
the most noticeable regions in the world from a geopolitical and
geostrategic point of view. There have been many assumptions about the
origin of the name Caucasus in different historical periods. The name
"Caucasus" was first mentioned by the Greek thinker Aeschylus in the
written texts of ancient periods and this name has survived to this day
with various changes. This article contains information about the origin
of the Caucasus and the origin of this name. Accordingly, many ancient
sources, myths of different peoples, medieval sources , different and
similar approaches of 19th century travelers, writers, philologists and
historians will be classified and investigated.
Keywords: Caucasus, Kaf, Gazlig Mountains, Caucasus, Kabk
Mountain, Transcaucasia
Giriş
Kafkasya isminin etimolojisi konusunda günümüze kadar çeşitli
fikirler ileri sürülmüştür. Bunlardan biri, bu ismin Hitit dilindeki
"gaz-gaz" kelimesinden gelmesi ve geçmişte Karadeniz'in güney
kıyılarına yerleşen halkın adını taşımasıdır (Ayyıldız 20).
Eski Yunanlılardan Romalılara Kavkasus olarak geçen bu isim
önceleri sadece Kafkas dağ silsilesinin adıydı. Orta Çağ'da unutulan
ve Kafkas halklarının yaşadığı bu bölge için kullanılmayan Kafkasya
ismi, Çar I. Petro döneminde, 1726 yılında Petersburg'da kurulan
İmparatorluk Bilimler Akademisi bilim adamları tarafından yeniden
kullanılmıştır. Asıl amaç, yeni tanınan bu dağlık bölgenin
coğrafyasını anlatmaktı. Böylece eski Yunanlılar ve Romalılar
tarafından kullanılan Kafkasya adı, Rus diline Каvkaz şeklinde
girmiştir.
Antik Kaynaklara Göre Kafkas Adının Etimolojisi
Dilbilimin bir dalı olan etimoloji (yunanca “etymon” - hakikat
ve “logos” - kelime, öğretim) - kelimelerin kökenini, tarihini,
başlangıç yapısını ve anlamsal ilişkilerini inceler. İlk defa
Yunanistan'da ortaya çıkan antik etimoloji kelimelerin şekli ve
anlamı arasındaki ilişkinin yorumlanmasına dayanıyordu. Bir bilim
58
Kafkas Adının Etimolojisi
dalı olarak etimolojinin gelişimi 19. yüzyılda gerçekleşmiş,
etimolojinin ilk teorik prensipleri Alman dilbilimci A.F. Pott
tarafından tanımlanmıştı. Bu bilim dalı kelimelerin anlamlarının
daha iyi anlaşılmasının yanı sıra, kültürel mirasın ve diller
arasındaki ilişkilerin yeni yönlerinin incelenmesine de olanak
sağlıyor. Etimolojik analiz yardımıyla kelimenin ne zaman, hangi
dilde, hangi anlamda ortaya çıktığını ve bu kelimenin modern
halinin nasıl oluştuğunu tespit etmek mümkündür.
Kadim bir tarihe sahip Kafkasya bölgesi önemli bir coğrafi
konumda yer almakta ve Asya ile Avrupa kıtaları arasında köprü
oluşturmaktadır. Kafkasya toponimine ilk kez M.Ö. 8-6. yüzyıllarda,
yani Yunan kolonizasyonunun sona ermesinden kısa bir süre sonra,
antik Yunan oyun yazarı Aeschylus'un (M.Ö. 6-5. yüzyıllar)
"Zincirlenmiş Prometheus" adlı eserinde ve Herodot'un
eserlerinde (M.Ö. V.) rastlanmıştır. Bahsettiğimiz ilk eserde
Kafkasya, eteklerinde derin bir nehrin aktığı en yüksek dağ olarak
anlatılmaktadır (Karatay 171-178). Ranke-Graves Kafkasya adının
muhtemelen Yunanca "Kau kazos" kelimelerinden türetildiğini ve
"tanrıların tahtı" anlamına geldiğini belirtiyor (Avtorhanov 54).
Yunanlar Karadeniz'in dört bir yanında koloni şehirleri
kurdukları
"Pontus
kolonizasyonu"
sırasında Karadeniz
bölgesinin toponimlerinden haberdardılar. M.Ö. 8-7. yüzyıllarda
başlayan kolonizasyon süreci, İskitlerin ve onlarla akraba göçebe
kavimlerin Doğu Avrupa bozkırlarında hakimiyet kurmasıyla aynı
zamana denk geldi. İskit ve Yunan uygarlıkları birkaç yüzyıl boyunca
bir arada yaşadıklarından, Kafkasya kelimesinin Yunanlılar
tarafından İskitler ve onların dili aracılığıyla biliniyor olması
muhtemeldir (Çelahsaev 22-26).
Kafkasya'ya olan ilginin artması, yalnızca Kafkasya'nın Avrupa
ile Asya arasında bir köprü olması ve ticaret yollarının buradan
geçmesiyle açıklanmıyor. Yani eski çağlardan beri Kafkasya'nın
sayısız zenginliğe sahip bir bölge olduğu yönünde birçok fikir
mevcuttur.
Kafkasyalılar ve Kafkasya eski Yunan mitlerinin yaratıcılarının
yanı sıra antik Yunan ve Roma yazarlarının da dikkatini çekmişti.
Antik Yunanlılar ve daha sonra Romalı yazarların (Scylacus,
Strabon, Büyük Plinius) düşüncesine göre Kafkasya Kerket, Ahey,
59
Nusaba Yaqubova
Sind ve diğer kabilelerin yaşadığı "en geniş ve en yüksek dağ
silsilesinin” ismiydi.
Yunan tarihçi Herodot şunları kaydetmişti: "Tüm dağların en
geniş ve en yüksek olanı olan Kafkasya, bu denizden (Hazar) batıya
doğru uzanıyor. Kafkasya'da ağırlıklı olarak yabani meyvelerle
beslenen farklı halklar var... Kafkasya batıdan, bahsedilen Hazar
Denizi ile çevrilidir. Güneşin doğusunda geniş bir ova uzanıyor.
Massagetler uçsuz bucaksız ovanın büyük bir bölümünde
yaşıyorlar..." (Herodot 27-28, 100-136).
3. yüzyılda yaşayan Eratosthenes'in eserlerine atıfta
bulunan Strabon'a göre, yerel halk Kafkasya’yı Hazar olarak
adlandırmıştır. Strabon, Coğrafya'sında şöyle diyor:
Kafkasya, Pontus ve Hazar denizleri üzerinde yer alan ve bu
denizleri ayıran bir dağ silsilesidir. Güneyde Albanya ve İberya'yı,
kuzeyde ise Sarmatya ovalarını ayırıyor. Kafkasya yakınlarında
yaşayan halklar fakir ve topraksızdır ancak adı geçen bölgenin
ana nüfusu Alban ve İber halklarından oluşuyor, bunlara
Kafkasyalılar da denilebilir. Bu halklar zengin ve yoğun nüfuslu bir
bölgede yaşarlar (Strabon 497).
Antik yazarlar ile Fars, Arap vd. yazarlar Kafkasya kelimesinin
etimolojisi hakkında güvenilir belgeler sunmamışlar ve 20. yüzyılın
ilk yarısından itibaren araştırmacılar etimoloji incelemelerine
başlamışlardır. Antik Romalı yazar Büyük Plinius (Gaius Plinius
Secundus, MS 1. yüzyıl), Doğa Tarihi çalışmasının Kafkasya ve
Ermenistan coğrafyasına adanmış Coğrafya (Kafkasya, Asya) (MÖ
77) isimli 6. kitabında Kafkasya'nın İskit ismine (‘Kraukaz’ –
‘karbeyaz’) defalarca atıfta bulunur. Rus yazıt bilimi ve tarihçi V.
Latışev şunları yazmaktadır:
V. 15. Pontus yakınlarında, daha önce de söylendiği gibi,
Kafkasya'nın dağ silsilerinin bir yandan Euchine ve Meotia'ya,
diğer yandan Hazar veya Hirkan Denizi'ne inen Rif Dağları'na
geçtiği Kolika bölgesi bulunmaktadır. Kıyının bir kısmında yabani
kabileler (Melanchlenler ve Korahiyalılar) yaşamaktadır.
Korahiyalılar, Antemunta nehrinin yakınında bir zamanlar ünlü
olan ve Demosthenes'e göre farklı diller konuşan 300 halkı
birleştiren, ancak şimdi terk edilmiş olan Kolhida şehri
60
Kafkas Adının Etimolojisi
Dioskuriad'da yaşıyordu. Daha sonra Romalılar 130 tercümanın
yardımıyla orada çalıştılar.
XII. 30. Arkalarında ise pek çok kişinin yanlışlıkla Hazar dediği
dağların aniden parçalanması sonucu oluşan, büyük bir doğa
harikası olan Kafkas Geçidi yer alıyor. Geçidin bu tarafında çok
sayıda kabilenin kaya üzerinde geçişini önlemek için inşa edilmiş
Kumania adlı bir kale vardır.
Kafkas Kapısı'ndan Gurdin Dağları'na kadar olan bölgede,
kültürü olmayan ancak madenlerde altın çıkarabilen Vall ve Suavi
kabileleri, onlardan Pontus'a kadar olan bölgede Geniochiy ve
daha sonra da Achey kabileleri yaşamaktadır. Görünüşe göre
burası evrenin en görkemli köşelerinden biridir (Latışev 227-305).
Kafkasya, yalnızca Kafkasyalıların değil dünyanın çeşitli
halklarının mit ve folklorunda da yer almaktadır. Bu veya benzeri
isimler altında eski Türklerin, Yunanlıların, Perslerin vd. folklor ve
mitlerinde Kafkas dağ silsilesinin coğrafyası geniş bir şekilde
yansıtılmaktadır.
Dünyanın kökenine ilişkin Kazak mitinde, dünyayı yaratan
Tanrı'nın okyanusun sonsuz sularının yüzeyinden yuvarlak,
yumurtaya benzer, bir tarafı ateş, diğer tarafı su dolu bir taşı
kaldırdığından bahsedilir. Doğanın bu iki ana unsurunun bir araya
gelmesi sonucunda gökyüzü oluşmuş ve sert kaya örtüsü Dünya'ya
dönüşmüştür. Gökyüzü genişlemiş ve yükselmiş, yer büyüyüp
ağırlaşmış, bu yüzden aşağı çekilmiştir. Bunu gören Yaratıcı, kutsal
boğayı (Kok Ogiz) yeryüzünün kubbesini sırtında tutmaya
zorlamıştır. Tanrı, hayvanın sırtındaki kubbeyi dengelemek için
Dünya'nın kenarları boyunca yüksek dağlar inşa etmiştir
(Janaydarov 165-166).
Kafkasya bölgesi ve burada yaşayanlarla ilgili hikayeler eski
Yunan mitlerinde de yer almış ve Yunan mitolojisinde
(Prometheus, Amazonlar vd.) önemli bir yer tutmuştur. Antik
Yunan mitolojisinde Zeus'un son düşmanı Kronos'u yok etmesine
yardım eden Kafkasyalı bir çobanın hikayesi vardır, bu nedenle
Zeus dağlara bu çobanın adını vermiştir.
İncil'de Kafkasya’dan Nuh'un gemisinin durduğu ve insanlığın
tufandan kurtarıldığı yer olarak bahsedilmektedir (Halidov 29).
Kafkasya adı, dağ silsilesiyle ilgili olarak M.Ö. 1. binyılın
ortalarına ait antik yazılı kaynaklarda geçmektedir. O dönemde
61
Nusaba Yaqubova
antik Yunan yazarları tarafından kullanılan yer adlarının analizine
dayanarak bilim adamları, onların oluşumunun üç modelini
belirlemiştir: 1) Yerel ortamda terimin seslenme biçiminin
iletilmesi (farklı doğruluk dereceleriyle); 2) İsimler-çeviriler; 3)
İsimler-özellikler (nesnenin bir özelliğine göre Yunanlılar tarafından
verilmişti) (Çelahsayev 22-26).
Diğer Yazarların Görüşleri
Kafkasya adı Rusçada ilk kez 1377 tarihli Lavrenti
vakayinamesinde "Kavkazskiye gorı” (Kafkas Dağları) şeklinde
geçmiştir. Bu coğrafi adın kökeninin ilk versiyonlarından biri tarih,
arkeoloji ve doğa bilimleri alanlarındaki araştırmalarıyla tanınan
Rusya Bilimler Akademisi fahri üyesi, yazar ve bilim adamı Yan
Pototski tarafından ortaya atılmıştır. Pototski, 1798 yılında
Kafkasya'yı ziyaret ederek Nogaylar, Kalmuklar, Çeçenler ve
Osetlerin yaşamı hakkında etnografik gözlemler yapmıştır.
"Kafkasya" adını, timsah kılığında Satürn tarafından öldürülen
Kafcoch adlı bir çobanın isminden geldiğine inanan antik Yunan
filozofu Kleanthes'in sözlerine bağlamaktadır (Sosnina 74).
Kafkasya M.Ö. 1. binyılın başından itibaren sadece eski
Batılıların değil, Doğulu hükümdarların ve göçebelerin de dikkatini
çekmiştir. Bu dönemde seyyahların ve bilim adamlarının
Kafkasya'ya önem vermesi tesadüf değildir ve bu Kafkasya'nın
binlerce yıldır Avrupa ve Asya tarihindeki yeriyle açıklanmaktadır.
20. yüzyıl İtalyan coğrafyacısı Adrian Balbi (1782-1848) şöyle
yazıyor:
Kafkas ülkesi adını, Kaspi Denizi ile Pont Euchin (Antik
Yunanlılarda Karadeniz’in adı; “konuksever deniz”) arasındaki
topraklar boyunca doğudan batıya uzanan yüksek sıradağlardan,
Medlerin, Perslerin ve Romalıların aydınlık dünyanın kalesi
saydıkları o büyük dağ silsilesinden almıştır. Bu bölgede yaşayan
halkların fizyonomisi, onları Avrupa ve Batı Asya'nın ana
kabilelerinin karakteristik özellikleriyle birleştiriyor, bu da Alman
bilim adamı Johann Friedrich Blumenbach'ın (1752-1840) insan
ırklarının ilk kategorisini ‘Kafkas’ olarak adlandırmasına neden
oldu (Balbi 20).
62
Kafkas Adının Etimolojisi
19. yüzyılda Kafkasya'da araştırma yapan çeşitli bilim adamları
ve seyyahlar, eserlerinde Kafkas Dağları'nın yukarısında ve
kuzeyinde yer alan bölgeleri Kafkasya adıyla anmışlardır. Kafkasya
araştırmalarına önemli katkılarda bulunan Alman seyyah ve
oryantalist Henrich Julius Klaproth seyahatnamesinde "Kafkasya"
isminin Farsça Kof-Kaf yani Kaf veya Kasp dağlarının ismiyle
bağlantılı olduğunu belirtmiştir:
Kafkas isminin kökeni ve anlamı konusunda farklı görüşler
var. En eski açıklamayı, bu kelimeyi İskitçe "Grokas" ("nive
kandidus" - Latince "beyaz kar") kelimesinden alan Plinius'da
buluyoruz. Ancak bu etimoloji hiçbir dilde doğrulanmamıştır. Bu
nedenle bu versiyona çok fazla önem verilmemeli, eski yazarların
ortaya koyduğu diğer versiyonlara da aynı derecede önem
verilmelidir. Bu dağlarda geçen yabancı kelime "Kafkasya",
Farsça "Kaf Dağları" anlamına gelen Koch-Kaf ismiyle ilişkili
olabilir. Antik Medya ve Partlarda Pehlevi dilinde Kaf kelimesi dağ
anlamına geliyordu ve bu nedenle Kafkasya'ya Kof-Kaf veya Kof
Kasp deniyordu. Bu kelimenin en eski şekli muhtemelen Medyan
lehçelerinde yaygın olan "-asp" ekiyle biten "Kafsp" veya "Kasp"
idi. Muhtemelen Hazar Denizi ve Hazarlar'ın adı bu ismin eski
şekliyle ilgili olduğundan, Eratosthenes'e (Strabon'a) göre
Kafkaslarda yaşayan halklar buraya Hazar Dağları adını
vermişlerdir... (Klaproth 19-20).
Klaproth Gürcistan'ı köken ve kültür bakımından Kafkasya'nın
dışında tutmuştur.
Profesör Fatih Ayyıldız’ın düşüncesine göre, Dede Korkut
destanında geçen Kazlık Dağları, Kafkas Dağları anlamına
gelmektedir. İçeriğinin Azerbaycan Türkçesine çevrilmesi ve
"Kazlar Dağı" anlamına gelmesi amacıyla "Kaz" kelimesine "el veya
boşluk" anlamına gelen "-lık" eki eklenmiş ve dağ kelimesi "Kazlık"
ifadesiyle birleştirilmiştir. Dede Korkut'ta Kafkasya "Ateş Dağı",
"Oğuz Dağı" olarak geçmektedir (Ayyıldız 20).
Moisey Horenski Kafkasya’ya Koukas veya Kavkas adını veriyor
(Horenski 81); "Gürcistan Tarihi"nde Kral V. Vahtang'ın (1703-1722
yılları arasında Kartli'yi yöneten Levan’ın oğlu) yönetimi altında
Mtsheta ve Gelati manastırlarının arşivlerine dayanılarak
hazırlanan bu ülkenin en eski sınırları aşağıdaki gibi anlatılıyor:
63
Nusaba Yaqubova
Doğuda, günümüzde Gilan Denizi olarak adlandırılan
Gürgan Denizi (Gurganissa), batıda Pontus (başka bir deyişle
Karadeniz), güneyde Medya yakınındaki Orefia Dağları (Orefissa)
ve kuzeyde Perslerin Jalbus adını verdiği Kafkas Dağları
(Chavkasia) vardır. "Gürcü Kralı David'in yazdığı ve 1798 yılında
Tiflis'te basılan ülke tarihinin kısa anlatımında Kafkasya, antik
yazarlar gibi Kafkas olarak adlandırılmıştır. "Onun ülkesi
(Fergamos) doğuda Gürgan Denizi (Hazar Denizi), batıda
Karadeniz (Pont) ile sınırlanmıştır; güneyde Ares Dağları
(Courtisan) ve kuzeyde Kafkasya ile sınır komşusudur (Halidov
34).
Ortaçağ Farsça metinlerinde Kafkasya adı Kaf olarak
geçmektedir. Ortaçağ İslam coğrafyacıları Kabk Dağı terimini
kullanmışlardır. Kabk Dağı, birbirini anlamayan 72 kavmin yaşadığı
antik mitolojiye kadar uzanan ve dünyayı kapsayan dağ silsilesinin
en önemli kısmı olarak görülüyordu (Karatay 176).
Ortaçağ Müslüman kozmografyasına göre Arapların Kaf
(‘dışarı’, ‘son’) dedikleri dağlar, tüm dünyayı çevreleyen tek bir dağ
silsilesidir. Persler arasında Kaf kelimesinin kendisi bir atasözü
haline gelmişti: "Az Kaf, ta Kaf" - "Kenarın (dünyanın) ötesinde". Bir
de tüm dünyayı kapsayan bir dağ silsilesi düşüncesi vardır. Ortaçağ
Arap ve Fars yazarlarına göre, dünya her taraftan sadece Dünya
okyanusu ile değil, aynı zamanda dengeyi sağlayan Kaf dağı ile de
çevrilidir (Halidov 22).
Fransa Kralı IX. Louis'in talimatıyla 1253-1255 yıllarında
Moğolistan'a gönderilen diplomatik misyonun rehberi ortaçağ
seyyahı Flaman Fransisken keşişi Wilhelm von Rubruk, oradan
dönerken Hazar Denizi boyunca Kafkasya'yı geçmiş ve
Kafkasya’yı Avrasya kıtasının doğu ucuna kadar uzanan geniş bir
dağ silsilesi olarak hayal ettiğini belirtmiştir. Daha önceleri, 7.
yüzyılda yaşamış Hristiyan yazar ve kilise lideri, bilim adamı
Sevillalı İsidor, "Etimolojiler" adlı kitabında "Hindistan'dan
Toroslar'a kadar uzanan, halkların ve dillerin çeşitliliğine göre
birçok isimle anılan Kafkas dağlarından" bahsetmiş, Kafkasya'nın
Asya'dan geçerek, Karadeniz’den başlayarak Ohotsk Denizi ile
biten geniş bir alan olduğunu vurgulamıştır (Halidov 22-23).
64
Kafkas Adının Etimolojisi
Oset tarihçi Artur Kotsoyev, bir gazete makalesinde sunduğu
hipotezinde, bu toponimin etimolojisini Oset diliyle
açıklamaktadır. Kotsoyev’e göre Kafkasya adı ‘kav’ ve ‘kaz’
öğelerinden oluşur ve "dağlar ülkesi" anlamına gelir (Çelahsayev
48).
Kafkasya adını Azeri dilindeki biçimi (Qafqaz) üzerinden
açıklamaya çalışan U. Bayramukov qazı ‘kuğu’ olarak
çevirmektedir:
... Kaspiler (Kasplar) Hazar Denizi'nin batı kıyısında Alanlarla
komşu olarak yaşıyordu. Hazar Denizi’nin, Kazbek ve Kafkas
dağlarının isimleri Kaspilerin (Kasplar) adından gelmektedir.
Kaspi ve Kazbek kelimeleri, yapı ve anlam itibarıyla ağız
varyantları olup iki bileşenden oluşur: kas (kaz) + piy, bek, ilk
bileşen olan kas (kaz) "kuğu", "kaz" anlamına gelir. İkinci sözcük
birimlerinin eşanlamlıları - pius, bek - Türk dillerinde (KaraçayBalkar dahil) "prens", "efendi", "hükümdar" anlamına gelir. Kaspi
ve Kazbek kelimeleri genel olarak "Kuğu-Prens", "Kaz-Prens"
anlamına gelir. Böylece, "Kaspi", "Kasp" etnik adı "prens-kuğular
(kazlar)" anlamına gelir (Bayramukov 32).
Kafkasya'yı ve orada yaşayan halkları yakından tanıyan 19.
yüzyıl yazarları Tolstoy, Puşkin ve Lermontov'a göre
Kafkasya, Kafkas dağ silsilesi üzerinde ve kuzeyinde Çerkesler,
Karaçaylar, Çeçenler, Osetler, Hacı Murat ve Şamil gibi kahraman
savaşçıları olan Dağıstanlıların yaşadığı hem romantik hem de
korkutucu yer anlamına gelen ülkenin adıydı. Rus yazar Puşkin,
1829 yılında yaptığı yolculuğu anlatan "Erzurum Yolculuğu" adlı
eserinde Kafkas Dağları boyunca Daryal Boğazı üzerinden
Gürcistan'a gelişini şöyle ifade etmektedir: "Korkulu Kafkasya'dan
sevgili Gürcistan'a ani geçiş hayret verici bir olaydır..." (Puşkin 2).
Alman filologlar O. Schrader ve A. Nering, Kafkasya kelimesinin
Got dilindeki hauhs (yüksek), Litvanca kaukas, kaukara (tepe, üst)
anlamlarına dikkat çekmiştir. Belçikalı dilbilimciler Albert Joris van
Windekens (1915-1989) ve Albert Joseph Carnoy (1878-1961) gug
kelimesiyle Kafkasya'yı Hint-Avrupa dünyasına bağlayarak
‘Kafkasya’nın etimolojisini Litvancada gaogaras (tepe) kelimesiyle
açıklamaya çalışmışlardır (Otkupşçikov 59).
65
Nusaba Yaqubova
Kafkasya'da yaşayan halklar ve Kafkasya hakkında derin bilgiye
sahip olmasına rağmen Kafkasyalılara karşı sempatisi olmadığı belli
olan Adolf Berje Kafkasya'nın tarihteki özel rolünü tanımakla
kalmamış, Kafkasya'nın coğrafi bir nesne olarak görülmesinin yanı
sıra halkları hakkında da şunları kaydetmiştir: "Bu ülke çeşitli
araştırmalar için engin bir alandı ve bir zamanlar tarihte baskın rol
oynayan Kafkas kavmi bilim adamlarının hak ettiği dikkatini çekti.”
(Berje 146).
19. yüzyılın dilbilimci ve etnografı Pyotr K. Uslar’a
göre Kafkasya, Farsça Kohazın (Azak Dağı) değişime uğramış yerel
bir söylenişidir. Kafkas adının III. yüzyıl Romalı yazar Y. Solini'nin
bahsettiği Croucasium biçimi, Alman oryantalist J. Marguart
tarafından Fars dilindeki anlamıyla (‘karla parlayan’, ‘buzla
parlayan’) açıklanmıştır (Uslar 489-490).
Azerbaycan tarih bilminin kurucusu A.A. Bakıhanov, Gülüstaniİrem adlı eserinde Kafkas kelimesinin Kuran'da yazılı olan Gaf dağı
ve Gaspi kabilesinin adından alındığını ve kitaplara göre bu dağın
devlerin, perilerin ülkesi olduğunu iddia etmiştir. İslam
tarihçilerinin çoğu Kafkas Dağları'na Alburz Dağları adını verir.
Bunlardan Katib Çelebi, Cihannuma adlı kitabında "Alburz Dağı,
Babul-Abbvab'ın yani Darbend'in batı tarafındadır. Bu dağ
Türkistan'dan Hicaz'a kadar bin milden fazla uzanan dağ silsilesine
bitişiktir. Bu bakımdan bazıları onu Gaf Dağı sanıyordu. Derbend
yakınlarında dağ iki kola ayrılır; birine Büyük Gaf, diğerine Küçük
Gaf denir" yazmaktadır (Bakıhanov 24).
Kafkasya'nın coğrafi adıyla ilgili mevcut görüşlerden biri, bu
terimin ilk kısmının Slavca kovat (metal dövmek) ve halk adı olan
Kas kelimesiyle ilgili olduğu, bu iki kelimenin birleşerek “Kasların
metal döven dağ ülkesi” anlamına geldiği yönündedir. Bu görüşe
göre "Kafkasya" adı Kas kavminin adıyla ilgilidir (Ayyıldız 20).
Fransız yazarı Aleksandr Dumas Kafkasya'yı ‘kocaman’,
‘muhteşem’, ‘sonsuz karla kaplı granit kalkan’ olarak tanımlamış ve
şöyle yazmıştır: “Kafkasya kelimesinin kökeni bilinmektedir.
Kafkasya'nın adı en eski tanrılardan birinin işlediği cinayetle
ilgilidir.” (Duma 38).
Tarih bilimleri doktoru Profesör G.Z. Ançabadze Kafkasya adını
Çeçen-İnguşlarla (Vaynahlar) bağlantılandırmaktadır:
66
Kafkas Adının Etimolojisi
Okuyucunun da bildiği gibi Vaynahlar Kafkasya'nın en eski
halklarındandır. Leonti Mroveli'nin soy şemasına göre
Vaynahların efsanevi atasının adına "Kavkas" deniyordu. Bu isim,
eski Gürcü yazılı kaynaklarında modern Çeçenlerin ve İnguşların
atalarını tanımlamak için kullanılan Kafkas (Kafkasyalı)
etnonimiyle ilgiliydi. Dolayısıyla Gürcü tarihi geleneğinde
Vaynahlar Kafkas halkı (Kafkas-Kafkaslı) olarak temsil edilir.
Leonti Mroveli'nin kayıtlarına göre Kavkas ve kardeşi Lek, Güney
Kafkasya'dan Kuzey Kafkasya'ya onlardan önce terk edilmiş ve
dağlardan Volga'nın ağzına kadar olan bölgeye göç etmişlerdi.
Arkeolojik materyaller, Tunç Çağı'nda eski Kafkas kavimlerinin
Kuzey Kafkasya'nın dağlarında aynı zamanda ovada ve bozkırlara
kadar geniş bir alanda yaşadıklarını gösteriyor (Ançabadze 21).
Eski
Osmanlı
arşiv
belgelerinde
Kafkas
ismine
rastlanmamaktadır. Bunun yerine Çerkezistan, Kuban ve Dağıstan
isimleri geçmektedir. Bu coğrafi terim, Türk ve İslam eserlerinde
çoğunlukla Elbruz Dağı olarak geçmiş, Rönesans'tan sonra ise
hümanist yazarların yazdığı eserlerde Caucasus/Caucasia/Caucasie
varyantlarıyla diğer tüm Avrupa dillerine yayılmıştır (Ayan 21).
"Kafkasya" teriminin Türkçe literatürde ilk kullanımı, Ahmet
Cevdet Paşa tarafından hazırlanan ve 1856 yılında Paris Barış
Konferansı'na gönderilen "Dağıstan, Gürcistan, Çerkezistan,
Kabartay Ülkelerine Ait bir Layiha” ile olmuştur. İlk kez burada
Memâlik-i Kafkasya ve Cebel-i Kafkas tabirleri kullanılmıştır
(Baysun 1-12 90-101). Böylece yukarıda bahsedilen coğrafi bölge
20. yüzyılın başlarına kadar Kafkasya olarak adlandırılmıştır. Kafkas
Dağları'nın arkasında yer alan Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan
Osmanlı kaynaklarında Mavera-i-Kafkasya, Avrupa kaynaklarında
Transkafkasya, Rus kaynaklarında ise Zakavkaz yani ‘Kafkas ötesi’
olarak geçmektedir (Ayan 22).
Sonuç
Kafkasya adının etimolojisiyle ilgili değerlendirmeler spekülatif
nitelikte olsa da şu sonuca varabiliriz. Eski çağlardan beri tarihçiler,
antik Yunan-Roma düşünürleri, bilim adamları, filologlar ve
67
Nusaba Yaqubova
seyyahlar Kafkasya adının nasıl oluştuğu ve bu bölgenin hangi
coğrafyada yer aldığı, adının hangi halkın adıyla bağlantılı olduğu
konusunda yaklaşımlarını dile getirmişlerdir. Eski ve ortaçağ FarsArap kaynaklarında Kafkasya, "dünyayı çevreleyen" "geniş ve
büyük" bir dağ silsilesi olarak tasavvur edilmiştir. 19. yüzyılda
Kafkasya’yı ziyaret eden bilim adamları ve seyyahlar, Kafkasya
adının bu dağlara yakın bölgelerin adıyla bağlantılı olduğunu öne
sürmüşlerdir. Bazı yazarlar Kafkasya adını bileşenlerine ayırarak
farklı dillerdeki kelimelerle açıklamaya çalışmışlardır.
Kafkasya adının etimolojisinin incelenmesi tarihsel açıdan
önemlidir. Bu kelimenin etimolojisini öğrenmek onun kültürel ve
tarihi yönleri hakkında bilgi vermenin yanı sıra,
- İsmin nereden geldiği (hangi dil)
- Orijinal anlamı
- Kaynaklarda nasıl belirtildiği
- Anlamının zaman içinde nasıl değiştiği
- Kafkasya bölgesinin coğrafyası
- Burada yaşayan yerel halkların tarihi, kültürü, düşüncesi ve
değerleri ile ilgili yeni bilgiler edinme fırsatı vermektedir.
Kaynakça
Ançabadze, Georgi. Vaynahi. Sulakauri, Tiflis, 2001.
Avtorhanov, Abdurrahman. “Kavkaz- tron bogov”, Jurnal Kavkaz,
№ 1, Baku, 1997.
Ayan, Ergin. “Kafkasya: Bir Etno-Kültürel Tarih Çözümlemesi”, Ordu
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler
Araştırmaları Dergisi, 1 (2), Ordu, Aralık 2010.
Ayyıldız, Fatih. Sosyo-Kültürel Açıdan Kafkasya. Crab Publishing,
2021.
Bakıhanov, Abbasgulu-ağa. Gülistani-İrem, Azerbaycan SSC İA,
Baku, 1951.
Balbi, Adrian. “O yazıkah stranı Kavkazskoy”, – V кn.: Kavkaz Vıpusk
VIII. Plemena, nravı, yazık, Nalçik, 2011.
Bayramukov, Umar. Etimologiya nekotorıh toponimov i etnonimov
narodov Karaçaevo-Çerkesii. Karaçaevsk, 2000.
Baysun, Cavit. Cevdet Paşa Tezakir 1-12, TTK, Ankara, 1991.
68
Kafkas Adının Etimolojisi
Berje, Adolf. Kratkiy obzor gorskih plemen na Kavkaze, Tipografiya
Kantselyarii namestnika kavkazskogo, Tiflis, 1858.
Çelahsayev, Ruslan. “K voprosu o toponime Kavkaz”, Vestnik
Vladikavkazskogo Nauçnogo Tsentra. 15. 3 Vladikavkaz, 2015.
_______________. “O nazvanii Kavkaz”, Daryal (Literaturnochudojestvennıy jurnal), №5, 2018. https://www.darialonline.ru/material/2018_5-chelahsaev
Duma, Aleksandr. Kavkaz. Çev. M. Buyanova, Merani, Tiflis, 1988.
Halidov, Aysa. Yazıki i narodı Kavkaza: Voprosı istorii i tipologii,
sotsio-etno-i ekolingvistiki. ALEF, Mahaçkala, 2019.
Herodot. Tarih, çev. Müntekim Ökmen, Türkiye İş bankası Kültür
Yayınları, İstanbul, 2019.
Janaydarov, Oljas. Mifı Drevnevo Kazahstana, Aruna, Almatı, 2006.
Karatay, Osman. “Kafkas Kelimesinin Köken ve Anlamı Hakkında”,
Prof.Dr. İlker Alp’e Armağan Kitabı. Yay. Güner Y.-Vatansever.
E– H. Şallı, Çanakkale, 2021.
Klaproth, J. Henrich. Opisaniye poyezdok po Kavkazu i Gruzii v 1807
i 1808 goda po prikazaniyu Russkogo Pravitelstva Juliusom von
Klaprothom, pridvornım sovetnikom Yevo Veliçestva
imperatora Rosii, çlenom Akademii Sankt-Peterburga i t.d., ElFa, Nalçik, 2008.
Horenski, Moisey. İstoriya Armenii. Moskva, 1858.
Latışev, Vasili. “İzvestiya drevnih pisateley o Skifii i Kavkaze”,
Vestnik Drevney İstorii, № 2, RAN, Moskva, 1949.
Otkupşçikov, Yu.V. Oçerki po etimologii, Çast III. İzd-vo SanktPeterburgskogo universiteta, Sankt-Peterburg, 2001.
Puşkin, Aleksandr. Erzurum Yolculuğu. Çev. Eyüp Karakuş,
Vakıfbank Kültür Yayınları, İstanbul, 2021.
Sosnina, Katerina. Yan Pototski i ego “Puteşestviye v astarhanskiye
i kavkazskiye stepi”. Spetspeçat, Pyatigorsk, 2003.
Strabon. Coğrafya. Çev. Betül Kalender, Ankara: Gece Kitaplığı,
2023.
Uslar, Pyotr. Drevneyşaya skazaniya o Kavkaze, Tipografiya
Molinova, Tiflis, 1881.
69
70