Anonim şirketler, limited şirketlerle birlikte Türkiye’de uygulamada en çok karşılaşılan ticaret ... more Anonim şirketler, limited şirketlerle birlikte Türkiye’de uygulamada en çok karşılaşılan ticaret şirketi türünü oluşturmaktadır. Anonim şirket, Türk Ticaret Kanunu’nun 391. maddesinde “sermayesi belirli ve paylara bölünmüş ve borçlarından dolayı yalnızca malvarlığıyla sorumlu olan şirket” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere anonim şirketin en önemli özelliklerinden biri, sermayesinin belirli sayıda itibari değere bölünmüş parçalardan, yani paylardan oluşmasıdır. Anonim şirketlerin bir diğer karakteristik özelliği de bu paylarının kıymetli evrak niteliğindeki senetlere bağlanabilir olmasıdır. Pay senedi olarak adlandırılan bu senetler, Türk Ticaret Kanunu’nun 484. maddesi uyarınca nama yazılı veya hamiline yazılı olabilmektedir. Bu çalışmanın konusunu da esas olarak hamiline yazılı paylar ve bunları temsil etmek üzere ihraç edilen hamiline yazılı pay senetleri oluşturmaktadır. Nama yazılı pay senetlerine ise hamiline yazılı pay senetlerinin karakteristik özelliklerinin ortaya konulması amacıyla, yeri geldiğinde değinilecektir.
Çalışmanın konusu, hamiline yazılı pay kavramı ve hamiline yazılı paylar üzerindeki hukuki işlemler ile sınırlıdır. Hamiline yazılı payların sahibine tanıdığı pay sahipliği haklarının kullanılması, hamiline yazılı pay bedeli borcunun ifası, anonim şirketin kendi hamiline yazılı paylarını iktisabı, hamiline yazılı payın haczi gibi konular ise çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Hamiline yazılı payların konu olduğu hukuki işlemlerden de yalnızca uygulamada en çok karşılaşılan işlemler olan hamiline yazılı pay devri ile hamiline yazılı paylar üzerinde intifa veya rehin hakkı kurulması, bu çalışma kapsamında incelenecektir.
Çalışmanın “Hamiline Yazılı Pay Kavramı ve Hamiline Yazılı Payların Türleri” başlıklı ilk bölümünde öncelikle anonim şirketler hukukunun merkezini oluşturan pay kavramı ortaya konulacak ve hamiline yazılı pay senetlerinin fonksiyonları, pay kavramı ile bağlantılı olarak açıklanacaktır. Ardından hamiline yazılı pay senetleri, anonim şirketler tarafından ihraç edilebilecek diğer bir pay senedi türü olan nama yazılı pay senetleri ile karşılaştırılacaktır. Hamiline yazılı pay senetlerini nama yazılı pay senetlerinden ayıran özellikleri ortaya konulduktan sonra hamiline yazılı pay senetlerinin pay sahibine ve anonim şirkete tanıdığı avantajlar ile dezavantajları incelenecektir.
Her ne kadar yeni Türk Ticaret Kanunu, hamiline yazılı payların hamiline yazılı kıymetli evrak niteliğindeki senetlere bağlanmasını zorunlu tutmuş olsa da uygulamada hamiline yazılı payların farklı türleri ile de karşılaşılması mümkündür. Her şeyden önce, hamiline yazılı payların bedellerinin tamamen ödenip senede bağlanmasına kadar geçen süre boyunca bu paylar zorunlu olarak çıplak pay şeklinde olacaktır. Ayrıca bu süre içinde, uygulamada oldukça istisnai bir durum olmakla birlikte, hamiline yazılı payları temsilen ilmühaber çıkarılması mümkündür. Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi halka açık anonim şirketlere ait hamiline yazılı paylar için ise pay senedi çıkarılmasından vazgeçilmiş olup bu paylar Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden izlenmektedir. Bu nedenle çalışmada yalnızca senede bağlanmış hamiline yazılı paylar değil, senede bağlanmamış hamiline yazılı paylar, hamiline yazılı paylar için çıkarılan ilmühaberler ve hamiline yazılı kaydi paylar da ele alınacaktır.
Çalışmanın “Hamiline Yazılı Payların Hukuki İşlemlere Konu Olması” başlıklı ikinci bölümünde ise hamiline yazılı payların devri, hamiline yazılı paylar üzerinde intifa hakkı kurulması ve hamiline yazılı payların rehni incelenecektir. Bu bölümde ilk olarak hamiline yazılı payların devrine ilişkin borçlandırıcı işlem ve özellikle tasarruf işlemi, payın türüne göre ayrı ayrı açıklanacaktır. Ardından hamiline yazılı payların devrinin esas sözleşmeyle veya pay sahipleri sözleşmesiyle sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı konusu tartışılacaktır.
Hamiline yazılı payların devri ayrıntılı biçimde ele alındıktan sonra, hamiline yazılı paylar üzerinde sırayla intifa hakkı ve rehin hakkı kurulması incelecektir. Hamiline yazılı payların rehni incelenirken payın Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında rehninin yanında teslimsiz taşınır rehni düzenlemesi getiren 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’na da değinilecektir. İntifa hakkı ve rehin hakkı kurulmasının pay sahipliği haklarının kullanılması açısından doğurduğu sonuçlar hamiline yazılı paylar bağlamında herhangi bir özellik göstermediğinden, çalışmanın kapsamı yalnızca hamiline yazılı paylar üzerinde intifa hakkı ve rehin hakkı kurulmasını sağlayan hukuki işlemler ile sınırlı tutulmuştur. Yine hamiline yazılı pay rehninin paraya çevrilmesi de çalışmanın kapsamı dışındadır.
Öz: Bütün özel hukuk tüzel kişileri gibi, ticaret şirketleri de fiil ehliyetlerini organları arac... more Öz: Bütün özel hukuk tüzel kişileri gibi, ticaret şirketleri de fiil ehliyetlerini organları aracılığıyla kullanırlar. Sermaye şirketlerinde yönetim ve temsil organı, anonim şirketlerde yönetim kurulundan, limited şirketlerde ise müdür veya müdürlerden oluşur. Temsile yetkili yönetim organı üyeleri ve müdürler, kural olarak şirket adına her türlü işlemi yapabilirler ve bu işlemler şirket açısından bağlayıcıdır. Ne var ki temsil yetkisinin kural olarak sınırsız olması, özellikle şirketin menfaatleri ile yönetim organı üyesinin şahsi menfaatleri birbiriyle çatıştığında, şirketin menfaatini tehlikeye atabilmektedir. Yönetim organı üyesinin şirketi temsilen kendi lehine aval vermesi hâlinde de bir menfaat çatışması durumu söz konusudur. Aynı zamanda şirkete borçlanma yasağına aykırılık oluşturabilecek bu durum uygulamada oldukça yaygın olup, çok sayıda Yargıtay kararına konu olmaktadır. Bu kararlarında Yargıtay, sorunu temsilcinin kendisiyle işlem yapması, şirketle işlem yapma yasağı ve temsil yetkisinin kötüye kullanılması gibi farklı kavramlar çerçevesinde değerlendirmektedir. Bu çalışmada, anonim ve limited şirketlerde yönetim organı üyesinin şirketi temsilen kendi lehine aval vermesi sorunu, Türk Ticaret Kanunu hükümleri ve temsile ilişkin genel ilkeler ışığında incelenmiştir. Bu yapılırken, Yargıtay’ın konuyla ilgili kararları da göz önünde bulundurulmuştur.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
Öz: Türk Borçlar Kanunu'nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri, taşınır satışını ve taşınmaz sa... more Öz: Türk Borçlar Kanunu'nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri, taşınır satışını ve taşınmaz satışını esas almaktadır. Bununla birlikte fiziki varlığı bulunmayan hakların da para ile ölçülebilir ve devredilebilir nitelik taşıdıkları sürece, satış sözleşmesine konu olabileceği kabul edilmektedir. Bu bağlamda, satıcının anonim şirket paylarının mülkiyetini alıcıya devretmeyi, alıcının da bir miktar parayı satıcıya ödemeyi üstlendiği sözleşmeler de Türk Borçlar Kanunu anlamında satış sözleşmesi olarak nitelendirilmektedir. Türk Borçlar Kanunu'nda hak satışına ilişkin özel düzenlemeler yer almadığından, taşınır satışına ilişkin hükümler, niteliğine uygun düştüğü ölçüde pay satış sözleşmelerine de uygulanmaktadır. Bu çalışmada ilk olarak, pay satış sözleşmelerinin genel özellikleri ortaya konmuştur. Ardından, satıcının zapttan ve ayıptan sorumluluğuna ilişkin düzenlemelerin pay satış sözleşmelerine nasıl ve hangi ölçüde uygulanacağı ele alınmıştır. Bu bağlamda son olarak, pay devri şeklinde yapılan işletme devirlerinde (share deal) satıcının ayıptan sorumluluğunun kapsamı özel olarak tartışılmıştır.
Özet: Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, pek çok alanı olduğu gibi hukuku da yakından ilgil... more Özet: Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, pek çok alanı olduğu gibi hukuku da yakından ilgilendirmektedir. Özellikle sosyal medyanın kişilerin kendi kişisel verilerini ve görüşlerini paylaştığı bir ortam olması nedeniyle, kişilik hakkı ihlalleri ile oldukça sık karşılaşılmaktadır. Kişilik hakkına yönelik saldırılar özel hukuk açısından haksız fiil oluşturmakta, aynı zamanda hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal, tehdit vb. kimi durumlarda suç teşkil edebilmektedir. İnternet ortamında içeriklerin hızlı bir şekilde çok sayıda kişiye yayılabilmesi, ayrıca " cyberstalking " adı verilen yeni bir hukukî olgunun gündeme gelmesi, sosyal medyada işlenen kişilik hakkı ihlallerinin fiziksel ortamdaki kişilik hakkı ihlallerine göre daha farklı değerlendirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Bu çalışmada kişilik hakkı ve korunması öncelikle Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre ele alınmış, ardından 5651 sayılı Kanun ve 6284 sayılı Kanunun getirdiği hukukî imkanlar değerlendirilmiştir. Ancak çalışmanın kapsamı kişilik hakkının özel hukuk çerçevesinde korunmasıyla sınırlandırıldığından, kişiliği oluşturan değerlerin korunması amacıyla düzenlenen ve sosyal medya yoluyla işlenmesi mümkün olan suçlar ele alınmamıştır.
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve NASAMER tarafından düzenlenen "Yeni İçtihatlar: Ulusal, Ulusl... more Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve NASAMER tarafından düzenlenen "Yeni İçtihatlar: Ulusal, Uluslararası ve Yabancı Mahkeme Kararları Sempozyumu"nda sunulan tebliğ
"Hangi disiplin altında çalışmalarını yürütürse yürütsün, “yasacı” değil de “hukukçu” olma iddias... more "Hangi disiplin altında çalışmalarını yürütürse yürütsün, “yasacı” değil de “hukukçu” olma iddiası taşıyan kimsenin hukukî kuramı göz ardı etmesi düşünülemez. Gerçi yasa koyucuların ve uygulamacılarının yasacılıktan sıyrılarak hukuka dışarıdan bakmasını beklemek gerçekçi değildir. Ancak yine de hukukî kuram, hukukun kökenindeki güç ilişkilerini ve güç ilişkilerine dayalı hâkimiyetin yarattığı sözde Hakîkati ifşa ederek yasaları uygulamakla görevli olanların onlara körü körüne itaat etmek yerine temkinli yaklaşmasını ve böylece görece tarafsız ve bağımsız, demokrasinin temeli olan ifade özgürlüğünü koruyan bir hukuk uygulamasının yerleşmesini sağlayabilir."
Anonim şirketler, limited şirketlerle birlikte Türkiye’de uygulamada en çok karşılaşılan ticaret ... more Anonim şirketler, limited şirketlerle birlikte Türkiye’de uygulamada en çok karşılaşılan ticaret şirketi türünü oluşturmaktadır. Anonim şirket, Türk Ticaret Kanunu’nun 391. maddesinde “sermayesi belirli ve paylara bölünmüş ve borçlarından dolayı yalnızca malvarlığıyla sorumlu olan şirket” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere anonim şirketin en önemli özelliklerinden biri, sermayesinin belirli sayıda itibari değere bölünmüş parçalardan, yani paylardan oluşmasıdır. Anonim şirketlerin bir diğer karakteristik özelliği de bu paylarının kıymetli evrak niteliğindeki senetlere bağlanabilir olmasıdır. Pay senedi olarak adlandırılan bu senetler, Türk Ticaret Kanunu’nun 484. maddesi uyarınca nama yazılı veya hamiline yazılı olabilmektedir. Bu çalışmanın konusunu da esas olarak hamiline yazılı paylar ve bunları temsil etmek üzere ihraç edilen hamiline yazılı pay senetleri oluşturmaktadır. Nama yazılı pay senetlerine ise hamiline yazılı pay senetlerinin karakteristik özelliklerinin ortaya konulması amacıyla, yeri geldiğinde değinilecektir.
Çalışmanın konusu, hamiline yazılı pay kavramı ve hamiline yazılı paylar üzerindeki hukuki işlemler ile sınırlıdır. Hamiline yazılı payların sahibine tanıdığı pay sahipliği haklarının kullanılması, hamiline yazılı pay bedeli borcunun ifası, anonim şirketin kendi hamiline yazılı paylarını iktisabı, hamiline yazılı payın haczi gibi konular ise çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Hamiline yazılı payların konu olduğu hukuki işlemlerden de yalnızca uygulamada en çok karşılaşılan işlemler olan hamiline yazılı pay devri ile hamiline yazılı paylar üzerinde intifa veya rehin hakkı kurulması, bu çalışma kapsamında incelenecektir.
Çalışmanın “Hamiline Yazılı Pay Kavramı ve Hamiline Yazılı Payların Türleri” başlıklı ilk bölümünde öncelikle anonim şirketler hukukunun merkezini oluşturan pay kavramı ortaya konulacak ve hamiline yazılı pay senetlerinin fonksiyonları, pay kavramı ile bağlantılı olarak açıklanacaktır. Ardından hamiline yazılı pay senetleri, anonim şirketler tarafından ihraç edilebilecek diğer bir pay senedi türü olan nama yazılı pay senetleri ile karşılaştırılacaktır. Hamiline yazılı pay senetlerini nama yazılı pay senetlerinden ayıran özellikleri ortaya konulduktan sonra hamiline yazılı pay senetlerinin pay sahibine ve anonim şirkete tanıdığı avantajlar ile dezavantajları incelenecektir.
Her ne kadar yeni Türk Ticaret Kanunu, hamiline yazılı payların hamiline yazılı kıymetli evrak niteliğindeki senetlere bağlanmasını zorunlu tutmuş olsa da uygulamada hamiline yazılı payların farklı türleri ile de karşılaşılması mümkündür. Her şeyden önce, hamiline yazılı payların bedellerinin tamamen ödenip senede bağlanmasına kadar geçen süre boyunca bu paylar zorunlu olarak çıplak pay şeklinde olacaktır. Ayrıca bu süre içinde, uygulamada oldukça istisnai bir durum olmakla birlikte, hamiline yazılı payları temsilen ilmühaber çıkarılması mümkündür. Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi halka açık anonim şirketlere ait hamiline yazılı paylar için ise pay senedi çıkarılmasından vazgeçilmiş olup bu paylar Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden izlenmektedir. Bu nedenle çalışmada yalnızca senede bağlanmış hamiline yazılı paylar değil, senede bağlanmamış hamiline yazılı paylar, hamiline yazılı paylar için çıkarılan ilmühaberler ve hamiline yazılı kaydi paylar da ele alınacaktır.
Çalışmanın “Hamiline Yazılı Payların Hukuki İşlemlere Konu Olması” başlıklı ikinci bölümünde ise hamiline yazılı payların devri, hamiline yazılı paylar üzerinde intifa hakkı kurulması ve hamiline yazılı payların rehni incelenecektir. Bu bölümde ilk olarak hamiline yazılı payların devrine ilişkin borçlandırıcı işlem ve özellikle tasarruf işlemi, payın türüne göre ayrı ayrı açıklanacaktır. Ardından hamiline yazılı payların devrinin esas sözleşmeyle veya pay sahipleri sözleşmesiyle sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı konusu tartışılacaktır.
Hamiline yazılı payların devri ayrıntılı biçimde ele alındıktan sonra, hamiline yazılı paylar üzerinde sırayla intifa hakkı ve rehin hakkı kurulması incelecektir. Hamiline yazılı payların rehni incelenirken payın Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında rehninin yanında teslimsiz taşınır rehni düzenlemesi getiren 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’na da değinilecektir. İntifa hakkı ve rehin hakkı kurulmasının pay sahipliği haklarının kullanılması açısından doğurduğu sonuçlar hamiline yazılı paylar bağlamında herhangi bir özellik göstermediğinden, çalışmanın kapsamı yalnızca hamiline yazılı paylar üzerinde intifa hakkı ve rehin hakkı kurulmasını sağlayan hukuki işlemler ile sınırlı tutulmuştur. Yine hamiline yazılı pay rehninin paraya çevrilmesi de çalışmanın kapsamı dışındadır.
Öz: Bütün özel hukuk tüzel kişileri gibi, ticaret şirketleri de fiil ehliyetlerini organları arac... more Öz: Bütün özel hukuk tüzel kişileri gibi, ticaret şirketleri de fiil ehliyetlerini organları aracılığıyla kullanırlar. Sermaye şirketlerinde yönetim ve temsil organı, anonim şirketlerde yönetim kurulundan, limited şirketlerde ise müdür veya müdürlerden oluşur. Temsile yetkili yönetim organı üyeleri ve müdürler, kural olarak şirket adına her türlü işlemi yapabilirler ve bu işlemler şirket açısından bağlayıcıdır. Ne var ki temsil yetkisinin kural olarak sınırsız olması, özellikle şirketin menfaatleri ile yönetim organı üyesinin şahsi menfaatleri birbiriyle çatıştığında, şirketin menfaatini tehlikeye atabilmektedir. Yönetim organı üyesinin şirketi temsilen kendi lehine aval vermesi hâlinde de bir menfaat çatışması durumu söz konusudur. Aynı zamanda şirkete borçlanma yasağına aykırılık oluşturabilecek bu durum uygulamada oldukça yaygın olup, çok sayıda Yargıtay kararına konu olmaktadır. Bu kararlarında Yargıtay, sorunu temsilcinin kendisiyle işlem yapması, şirketle işlem yapma yasağı ve temsil yetkisinin kötüye kullanılması gibi farklı kavramlar çerçevesinde değerlendirmektedir. Bu çalışmada, anonim ve limited şirketlerde yönetim organı üyesinin şirketi temsilen kendi lehine aval vermesi sorunu, Türk Ticaret Kanunu hükümleri ve temsile ilişkin genel ilkeler ışığında incelenmiştir. Bu yapılırken, Yargıtay’ın konuyla ilgili kararları da göz önünde bulundurulmuştur.
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
Öz: Türk Borçlar Kanunu'nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri, taşınır satışını ve taşınmaz sa... more Öz: Türk Borçlar Kanunu'nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri, taşınır satışını ve taşınmaz satışını esas almaktadır. Bununla birlikte fiziki varlığı bulunmayan hakların da para ile ölçülebilir ve devredilebilir nitelik taşıdıkları sürece, satış sözleşmesine konu olabileceği kabul edilmektedir. Bu bağlamda, satıcının anonim şirket paylarının mülkiyetini alıcıya devretmeyi, alıcının da bir miktar parayı satıcıya ödemeyi üstlendiği sözleşmeler de Türk Borçlar Kanunu anlamında satış sözleşmesi olarak nitelendirilmektedir. Türk Borçlar Kanunu'nda hak satışına ilişkin özel düzenlemeler yer almadığından, taşınır satışına ilişkin hükümler, niteliğine uygun düştüğü ölçüde pay satış sözleşmelerine de uygulanmaktadır. Bu çalışmada ilk olarak, pay satış sözleşmelerinin genel özellikleri ortaya konmuştur. Ardından, satıcının zapttan ve ayıptan sorumluluğuna ilişkin düzenlemelerin pay satış sözleşmelerine nasıl ve hangi ölçüde uygulanacağı ele alınmıştır. Bu bağlamda son olarak, pay devri şeklinde yapılan işletme devirlerinde (share deal) satıcının ayıptan sorumluluğunun kapsamı özel olarak tartışılmıştır.
Özet: Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, pek çok alanı olduğu gibi hukuku da yakından ilgil... more Özet: Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, pek çok alanı olduğu gibi hukuku da yakından ilgilendirmektedir. Özellikle sosyal medyanın kişilerin kendi kişisel verilerini ve görüşlerini paylaştığı bir ortam olması nedeniyle, kişilik hakkı ihlalleri ile oldukça sık karşılaşılmaktadır. Kişilik hakkına yönelik saldırılar özel hukuk açısından haksız fiil oluşturmakta, aynı zamanda hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal, tehdit vb. kimi durumlarda suç teşkil edebilmektedir. İnternet ortamında içeriklerin hızlı bir şekilde çok sayıda kişiye yayılabilmesi, ayrıca " cyberstalking " adı verilen yeni bir hukukî olgunun gündeme gelmesi, sosyal medyada işlenen kişilik hakkı ihlallerinin fiziksel ortamdaki kişilik hakkı ihlallerine göre daha farklı değerlendirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Bu çalışmada kişilik hakkı ve korunması öncelikle Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre ele alınmış, ardından 5651 sayılı Kanun ve 6284 sayılı Kanunun getirdiği hukukî imkanlar değerlendirilmiştir. Ancak çalışmanın kapsamı kişilik hakkının özel hukuk çerçevesinde korunmasıyla sınırlandırıldığından, kişiliği oluşturan değerlerin korunması amacıyla düzenlenen ve sosyal medya yoluyla işlenmesi mümkün olan suçlar ele alınmamıştır.
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve NASAMER tarafından düzenlenen "Yeni İçtihatlar: Ulusal, Ulusl... more Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve NASAMER tarafından düzenlenen "Yeni İçtihatlar: Ulusal, Uluslararası ve Yabancı Mahkeme Kararları Sempozyumu"nda sunulan tebliğ
"Hangi disiplin altında çalışmalarını yürütürse yürütsün, “yasacı” değil de “hukukçu” olma iddias... more "Hangi disiplin altında çalışmalarını yürütürse yürütsün, “yasacı” değil de “hukukçu” olma iddiası taşıyan kimsenin hukukî kuramı göz ardı etmesi düşünülemez. Gerçi yasa koyucuların ve uygulamacılarının yasacılıktan sıyrılarak hukuka dışarıdan bakmasını beklemek gerçekçi değildir. Ancak yine de hukukî kuram, hukukun kökenindeki güç ilişkilerini ve güç ilişkilerine dayalı hâkimiyetin yarattığı sözde Hakîkati ifşa ederek yasaları uygulamakla görevli olanların onlara körü körüne itaat etmek yerine temkinli yaklaşmasını ve böylece görece tarafsız ve bağımsız, demokrasinin temeli olan ifade özgürlüğünü koruyan bir hukuk uygulamasının yerleşmesini sağlayabilir."
Uploads
Çalışmanın konusu, hamiline yazılı pay kavramı ve hamiline yazılı paylar üzerindeki hukuki işlemler ile sınırlıdır. Hamiline yazılı payların sahibine tanıdığı pay sahipliği haklarının kullanılması, hamiline yazılı pay bedeli borcunun ifası, anonim şirketin kendi hamiline yazılı paylarını iktisabı, hamiline yazılı payın haczi gibi konular ise çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Hamiline yazılı payların konu olduğu hukuki işlemlerden de yalnızca uygulamada en çok karşılaşılan işlemler olan hamiline yazılı pay devri ile hamiline yazılı paylar üzerinde intifa veya rehin hakkı kurulması, bu çalışma kapsamında incelenecektir.
Çalışmanın “Hamiline Yazılı Pay Kavramı ve Hamiline Yazılı Payların Türleri” başlıklı ilk bölümünde öncelikle anonim şirketler hukukunun merkezini oluşturan pay kavramı ortaya konulacak ve hamiline yazılı pay senetlerinin fonksiyonları, pay kavramı ile bağlantılı olarak açıklanacaktır. Ardından hamiline yazılı pay senetleri, anonim şirketler tarafından ihraç edilebilecek diğer bir pay senedi türü olan nama yazılı pay senetleri ile karşılaştırılacaktır. Hamiline yazılı pay senetlerini nama yazılı pay senetlerinden ayıran özellikleri ortaya konulduktan sonra hamiline yazılı pay senetlerinin pay sahibine ve anonim şirkete tanıdığı avantajlar ile dezavantajları incelenecektir.
Her ne kadar yeni Türk Ticaret Kanunu, hamiline yazılı payların hamiline yazılı kıymetli evrak niteliğindeki senetlere bağlanmasını zorunlu tutmuş olsa da uygulamada hamiline yazılı payların farklı türleri ile de karşılaşılması mümkündür. Her şeyden önce, hamiline yazılı payların bedellerinin tamamen ödenip senede bağlanmasına kadar geçen süre boyunca bu paylar zorunlu olarak çıplak pay şeklinde olacaktır. Ayrıca bu süre içinde, uygulamada oldukça istisnai bir durum olmakla birlikte, hamiline yazılı payları temsilen ilmühaber çıkarılması mümkündür. Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi halka açık anonim şirketlere ait hamiline yazılı paylar için ise pay senedi çıkarılmasından vazgeçilmiş olup bu paylar Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden izlenmektedir. Bu nedenle çalışmada yalnızca senede bağlanmış hamiline yazılı paylar değil, senede bağlanmamış hamiline yazılı paylar, hamiline yazılı paylar için çıkarılan ilmühaberler ve hamiline yazılı kaydi paylar da ele alınacaktır.
Çalışmanın “Hamiline Yazılı Payların Hukuki İşlemlere Konu Olması” başlıklı ikinci bölümünde ise hamiline yazılı payların devri, hamiline yazılı paylar üzerinde intifa hakkı kurulması ve hamiline yazılı payların rehni incelenecektir. Bu bölümde ilk olarak hamiline yazılı payların devrine ilişkin borçlandırıcı işlem ve özellikle tasarruf işlemi, payın türüne göre ayrı ayrı açıklanacaktır. Ardından hamiline yazılı payların devrinin esas sözleşmeyle veya pay sahipleri sözleşmesiyle sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı konusu tartışılacaktır.
Hamiline yazılı payların devri ayrıntılı biçimde ele alındıktan sonra, hamiline yazılı paylar üzerinde sırayla intifa hakkı ve rehin hakkı kurulması incelecektir. Hamiline yazılı payların rehni incelenirken payın Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında rehninin yanında teslimsiz taşınır rehni düzenlemesi getiren 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’na da değinilecektir. İntifa hakkı ve rehin hakkı kurulmasının pay sahipliği haklarının kullanılması açısından doğurduğu sonuçlar hamiline yazılı paylar bağlamında herhangi bir özellik göstermediğinden, çalışmanın kapsamı yalnızca hamiline yazılı paylar üzerinde intifa hakkı ve rehin hakkı kurulmasını sağlayan hukuki işlemler ile sınırlı tutulmuştur. Yine hamiline yazılı pay rehninin paraya çevrilmesi de çalışmanın kapsamı dışındadır.
Çalışmanın konusu, hamiline yazılı pay kavramı ve hamiline yazılı paylar üzerindeki hukuki işlemler ile sınırlıdır. Hamiline yazılı payların sahibine tanıdığı pay sahipliği haklarının kullanılması, hamiline yazılı pay bedeli borcunun ifası, anonim şirketin kendi hamiline yazılı paylarını iktisabı, hamiline yazılı payın haczi gibi konular ise çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Hamiline yazılı payların konu olduğu hukuki işlemlerden de yalnızca uygulamada en çok karşılaşılan işlemler olan hamiline yazılı pay devri ile hamiline yazılı paylar üzerinde intifa veya rehin hakkı kurulması, bu çalışma kapsamında incelenecektir.
Çalışmanın “Hamiline Yazılı Pay Kavramı ve Hamiline Yazılı Payların Türleri” başlıklı ilk bölümünde öncelikle anonim şirketler hukukunun merkezini oluşturan pay kavramı ortaya konulacak ve hamiline yazılı pay senetlerinin fonksiyonları, pay kavramı ile bağlantılı olarak açıklanacaktır. Ardından hamiline yazılı pay senetleri, anonim şirketler tarafından ihraç edilebilecek diğer bir pay senedi türü olan nama yazılı pay senetleri ile karşılaştırılacaktır. Hamiline yazılı pay senetlerini nama yazılı pay senetlerinden ayıran özellikleri ortaya konulduktan sonra hamiline yazılı pay senetlerinin pay sahibine ve anonim şirkete tanıdığı avantajlar ile dezavantajları incelenecektir.
Her ne kadar yeni Türk Ticaret Kanunu, hamiline yazılı payların hamiline yazılı kıymetli evrak niteliğindeki senetlere bağlanmasını zorunlu tutmuş olsa da uygulamada hamiline yazılı payların farklı türleri ile de karşılaşılması mümkündür. Her şeyden önce, hamiline yazılı payların bedellerinin tamamen ödenip senede bağlanmasına kadar geçen süre boyunca bu paylar zorunlu olarak çıplak pay şeklinde olacaktır. Ayrıca bu süre içinde, uygulamada oldukça istisnai bir durum olmakla birlikte, hamiline yazılı payları temsilen ilmühaber çıkarılması mümkündür. Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi halka açık anonim şirketlere ait hamiline yazılı paylar için ise pay senedi çıkarılmasından vazgeçilmiş olup bu paylar Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden izlenmektedir. Bu nedenle çalışmada yalnızca senede bağlanmış hamiline yazılı paylar değil, senede bağlanmamış hamiline yazılı paylar, hamiline yazılı paylar için çıkarılan ilmühaberler ve hamiline yazılı kaydi paylar da ele alınacaktır.
Çalışmanın “Hamiline Yazılı Payların Hukuki İşlemlere Konu Olması” başlıklı ikinci bölümünde ise hamiline yazılı payların devri, hamiline yazılı paylar üzerinde intifa hakkı kurulması ve hamiline yazılı payların rehni incelenecektir. Bu bölümde ilk olarak hamiline yazılı payların devrine ilişkin borçlandırıcı işlem ve özellikle tasarruf işlemi, payın türüne göre ayrı ayrı açıklanacaktır. Ardından hamiline yazılı payların devrinin esas sözleşmeyle veya pay sahipleri sözleşmesiyle sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı konusu tartışılacaktır.
Hamiline yazılı payların devri ayrıntılı biçimde ele alındıktan sonra, hamiline yazılı paylar üzerinde sırayla intifa hakkı ve rehin hakkı kurulması incelecektir. Hamiline yazılı payların rehni incelenirken payın Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında rehninin yanında teslimsiz taşınır rehni düzenlemesi getiren 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’na da değinilecektir. İntifa hakkı ve rehin hakkı kurulmasının pay sahipliği haklarının kullanılması açısından doğurduğu sonuçlar hamiline yazılı paylar bağlamında herhangi bir özellik göstermediğinden, çalışmanın kapsamı yalnızca hamiline yazılı paylar üzerinde intifa hakkı ve rehin hakkı kurulmasını sağlayan hukuki işlemler ile sınırlı tutulmuştur. Yine hamiline yazılı pay rehninin paraya çevrilmesi de çalışmanın kapsamı dışındadır.