Myron Attika ile Bootia arasında hudut şehri Eleutehrai'da dünyaya gelen Myron'un asıl faaliyet y... more Myron Attika ile Bootia arasında hudut şehri Eleutehrai'da dünyaya gelen Myron'un asıl faaliyet yeri Atina olmuştur. Pilinius, sanatkarın hocası olarak Hageladas'ı zikreder. Antik kaynakların verdiği bilgiye göre sanatkar uzun bir zaman içinde çalışır gözükürse de eserlerinin sitili, esas faaliyet yıllarının İ.Ö. 460-440 arasına rastlaması lazım geldiğini açıklar. Eski yazarlar Myron'un çeşitli eserlerinden bahsederlerse de bugüne kadar sadece iki tanesinin kopyaları elimize geçmiştir: Diskobol ve Athena Marsyas. Bu eserlerin gösterdiği özelliklere göre Myron yüksek safhanın başında yer alması gereken bir sanatkardır. Zamanın iki büyük sanatkarının yanında zikredilmesinin nedeni, eserlerinde görülen hareketin zamanın ölçüsünü aşmasıdır. Aslında Plinius da sanatkarın bu özelliğine değinir ve sanata hareketi getiren bir usta olarak kabul edildiğini nakleder. Myron'un sanatı hareket gerginlik figürün dış görüşü ile ilgili olan hususlara dayanmakta ve özellikle sanatkarın iki değişik hareket arasındaki anı tespit ve aksettirmek isteği anlaşılmaktadır. DİSKOBOL: Diskobol'de atletin eğilerek kendi etrafında döndükten sonra diski atmak için diğer harekete geçeceği anı görüyoruz. Sağ kol iyice gerilmiş, vücudun ağırlığı tamamen sağ bacak üzerine verilmiş ve sol ayak sadece parmak uçları ile yere basmıştır. Gövde belden itibaren, yukarı doğru gittikçe artan bir dönüş yapmakta ve böylece dizlerle yüzün yönleri arasında büyük bir açı meydana gelmektedir buda bize sanatkarın hareket ve vücut şeklini ifadeye ne kadar önem verdiğini gösterir. Ayrıca eserde hareketin adelelere etkisinin güzel bir şekilde ifade edilmiş olduğunu da müşahade ediyoruz.
... M.Ö. 1200'den itibaren başlayan Ege Göçleri ile birlikte Hellas'tan gelen g... more ... M.Ö. 1200'den itibaren başlayan Ege Göçleri ile birlikte Hellas'tan gelen göçmenlerEge'yi geçerek Küçük Asya kıyılarına gelmişler ve özellikle liman olanağına sahip, kolay savunulabilir yerlerde yeni yerleşimler kurmuşlardır. ...
Myron Attika ile Bootia arasında hudut şehri Eleutehrai'da dünyaya gelen Myron'un asıl faaliyet y... more Myron Attika ile Bootia arasında hudut şehri Eleutehrai'da dünyaya gelen Myron'un asıl faaliyet yeri Atina olmuştur. Pilinius, sanatkarın hocası olarak Hageladas'ı zikreder. Antik kaynakların verdiği bilgiye göre sanatkar uzun bir zaman içinde çalışır gözükürse de eserlerinin sitili, esas faaliyet yıllarının İ.Ö. 460-440 arasına rastlaması lazım geldiğini açıklar. Eski yazarlar Myron'un çeşitli eserlerinden bahsederlerse de bugüne kadar sadece iki tanesinin kopyaları elimize geçmiştir: Diskobol ve Athena Marsyas. Bu eserlerin gösterdiği özelliklere göre Myron yüksek safhanın başında yer alması gereken bir sanatkardır. Zamanın iki büyük sanatkarının yanında zikredilmesinin nedeni, eserlerinde görülen hareketin zamanın ölçüsünü aşmasıdır. Aslında Plinius da sanatkarın bu özelliğine değinir ve sanata hareketi getiren bir usta olarak kabul edildiğini nakleder. Myron'un sanatı hareket gerginlik figürün dış görüşü ile ilgili olan hususlara dayanmakta ve özellikle sanatkarın iki değişik hareket arasındaki anı tespit ve aksettirmek isteği anlaşılmaktadır. DİSKOBOL: Diskobol'de atletin eğilerek kendi etrafında döndükten sonra diski atmak için diğer harekete geçeceği anı görüyoruz. Sağ kol iyice gerilmiş, vücudun ağırlığı tamamen sağ bacak üzerine verilmiş ve sol ayak sadece parmak uçları ile yere basmıştır. Gövde belden itibaren, yukarı doğru gittikçe artan bir dönüş yapmakta ve böylece dizlerle yüzün yönleri arasında büyük bir açı meydana gelmektedir buda bize sanatkarın hareket ve vücut şeklini ifadeye ne kadar önem verdiğini gösterir. Ayrıca eserde hareketin adelelere etkisinin güzel bir şekilde ifade edilmiş olduğunu da müşahade ediyoruz.
... M.Ö. 1200'den itibaren başlayan Ege Göçleri ile birlikte Hellas'tan gelen g... more ... M.Ö. 1200'den itibaren başlayan Ege Göçleri ile birlikte Hellas'tan gelen göçmenlerEge'yi geçerek Küçük Asya kıyılarına gelmişler ve özellikle liman olanağına sahip, kolay savunulabilir yerlerde yeni yerleşimler kurmuşlardır. ...
Bu tebliğ Osmanlı devletinin Bosna'yı fethinde Bogomilismin etkisi konusunu merkeze almaktadır. İ... more Bu tebliğ Osmanlı devletinin Bosna'yı fethinde Bogomilismin etkisi konusunu merkeze almaktadır. İstanbul'un fethi ile Fatih Sultan Mehmet Avrupa topraklarını kendi devletinin sınırlarında görebilecek duruma gelmişti. Fatih için Bosna özel öneme sahip bir yerdi. Fatih, Papalık ve Venediklilerin diğer Avrupalı devletlerle birleşerek sınırdaki Müslüman devletlerini kışkırtacağını çok iyi biliyordu. İstanbul'un fethi ile ticari menfaatleri sarsılan Venedikliler Mora'nın da Osmanlı devletine geçmesinden dolayı tedirgin olmaya başlamıştı. Ege denizinde Osmanlının faaliyetlerini yakından takip eden Venedikliler Osmanlıya karşı ittifak halkası kurmayı hedeflemekteydi. Bunu bilen Fatih, Venedik'le ittifak yapabilecek durumda olan Macaristan'la ikisinin arasına girmenin askeri bakımdan gerekli olduğuna inanmaktaydı. Bu yüzden Bosna Krallığını fethetmeye karar verdi. Bogomilism veya Bogolmilcilik, Ortaçağda Bulgaristan ve Makedonya'da ortaya çıkan ve dualist (ikici) ve doketist (gibi görünmek/göz aldanması) anlayışlar üzerine kurulu olan ve Hıristiyanlığın temel anlayışına göre sapkın bir harekettir. Zira Hıristiyanlığın hemen hemen tüm uygulamalarına karşı bir tavır sergiler. Ancak bu bakış tamamıyla Hıristiyanlığa göre bir ötekilik anlayışı olup İslamiyet'e bakan yönüyle Bogomillik, Balkan Ortodoks ve Katolikliği için İslam'a geçişin bir ara safhası hükmündedir. Bogomiller isimlerini, tarikatın kurucusu olan Bogomil isimli papazdan; öğretilerini ise sekizinci yüzyılda Trakya'da hüküm sürmüş olan Maniheist (Manesçi) kökenli Paulican'lardan (pavlikanlar) almışlardır. Onlara göre Tanrı ve varlığın mahiyeti ancak keşif ve ilham yoluyla kalbe gelen ve umumiyetle aklî bilgiden üstün bir değer taşıyan irfanla anlaşılabilir. Bogomiller için Tanrı'ya eğilmek ve ona yalvarmak ibadetin en yüksek derecesiydi. Bogomiller kendilerine özgü inançlarıyla Katolik Sırplardan sürekli baskı ve şiddet görmekteydiler. On üçüncü yüzyıl boyunca Bosna-Hersek'i kalesi olarak kullanan On beşinci yüzyıldaki Osmanlı fetihlerine kadar Bogomilcilik Balkanlar'daki etkinliğini sürdürmüştür ve Osmanlı fethi sonrasında tüm Bogomilciler, İslam dinine geçmişlerdir. Osmanlının uyguladığı fetih politikası ve Bogomillerin sürekli Sırp Katoliklerden baskı görmesi Bosna'nın fethini kolaylaştırmıştır. Bunda Osmanlı devletinin Bogomillere tanıdığı özgürlükler, topraklarını rahatça kullanmalarına fırsat vermesi, dini inançlarını özgürçe yaşayabilmelerini vaat etmesi ve can ve mal güvenliklerini sağlaması etkili olmuştur. Bu noktalardan hareketle tebliğimde ulaşmayı hedeflediğim sonuç, Bosna'nın fethinde sadece Osmanlı Devletinin hoşgörüsüyle tam bir fetih gerçekleşmediği; bunda Bogomilciliğin de etkili olduğudur. Çünkü Bosna'nın fethi 15.yy sonlarına dek sürmüşBogomilism anlayışı ile Osmanlı hoşgörü ve fetih politikasının birleşmesi sonucu fetih tam olarak gerçekleşmiş ve Bosna için yeni bir çağın kapısını da açmıştır.
Uploads
Papers by Mehmet MERTEK