Milliyetçilik, birçok farklı ideoloji ve düşünce biçimiyle
eklemlenebildiği için “söylem” ve “in... more Milliyetçilik, birçok farklı ideoloji ve düşünce biçimiyle
eklemlenebildiği için “söylem” ve “ince-merkezli bir
ideoloji” olarak kültürel ve ideolojik bir araç olan reklamlar
üzerinden gündelik hayatta yeniden üretilmektedir. Bu
varsayımdan hareketle çalışmada Türk milli kimliği, ulusal
bayramlar ve anma günlerinde yayınlanan televizyon
reklamlarında ve dijital reklamlarda hangi anlam, değer ve
semboller vurgulanarak yeniden üretildiği söylem analizi
yöntemiyle incelenmiştir. Sonuç olarak, “18 Mart Şehitleri
Anma ve Çanakkale Zaferi ve 15 Temmuz Demokrasi ve
Milli Birlik Günü”nde yayınlanan reklamların metinlerinde
muhafazakâr milliyetçi bir yaklaşımla ırk ve soy mitleri,
ortak köken, ortak tarih ve ağırlıklı olarak din unsuru
üzerinden etno-dinsel bir üst kimlik tasarımının yapıldığı
tespit edilmiştir. “10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü, 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs
Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos
Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı”nda ise
Türk milli kimliğinin Kemalist ve muhafazakâr
milliyetçiliğin eklektik inşası sonucunda “ırk ve soy mitleri,
ortak köken, ortak tarih, milli kültür”, şehitlik söyleminin
belirleyici olduğu “din” bileşeni ve Cumhuriyetin sembolleri
üzerinden etnik bir üst kimlik perspektifiyle yeniden
üretildiği tespit edilmiştir. Reklam metinlerinde milli
seferberliği ve kolektif eylemi harekete geçirmek amacıyla
“meydan okuma, başarı, minnet duyma, kutsallık, memleket
sevgisi, kahramanlık ve fedakârlık” değerleri ve
Cumhuriyetin sembollerinin yeniden üretildiği
bulgulanmıştır.
Nationalism is “discourse” and a “thin-centered ideology”
since it can be articulated with many different ideologies and
ways of thinking. Therefore, it is reproduced in daily life
through advertisements, which are considered cultural and
ideological instruments. Based on this assumption, the
national holidays and memorial days were examined through
the television and digital advertisements by discourse
analysis method within the scope of this study. As a result of
the eclectic construction of Turkish nationalism, it has been
observed that ethnoreligious identity design was made with a
conservative nationalist approach on the 18 March Martyrs’
Commemoration and Çanakkale Victory and the 15 July
Democracy and National Unity Day, based on the
components of blood/race/lineage myths, common origin,
common history, and religion. Turkish national identity has
been reproduced with an ethnic identity by the eclectic
construction of Kemalist and conservative nationalism that
whit the components of blood/race/lineage myths, common
origin, common history, national culture, and religion whit
the discourse of martyrdom which is not predominantly, and
the symbols of the Republic on November 10, Ataturk
Memorial Day, April 23, National Sovereignty and
Children’s Day, May 19, The Commemoration of Atatürk,
Youth and Sports Day, August 30, Victory Day, and October
29, Republic Day. It was also concluded that the values of
“challenge, success, gratitude, sanctity, love of country,
heroism, and sacrifice” and the symbols of the Republic
were reproduced in the advertisement texts in order to
activate national collective mobilization.
Kültürel özdeşlik ve kolektif bilincin etkileriyle biçimlenen kültürel kimlik, etnik ve milli kim... more Kültürel özdeşlik ve kolektif bilincin etkileriyle biçimlenen kültürel kimlik, etnik ve milli kimliklerin en çarpıcı bileşenlerinden biridir. Atasözleri ise gündelik hayatı biçimlendiren milli değerlerin ve toplumsal anlam örüntülerinin ekonomik, sosyolojik ve psikolojik perspektiflerle anlaşılmasına kaynaklık eden çok önemli geleneksel halk kültürü ürünleridir. Bu çalışmanın amacı, Türk kolektif kimliğinin, gündelik bir bağdaştırıcı ve bağlayıcı olan atasözlerinde ekonomik, sosyolojik ve psikolojik yaklaşımlarla hangi kalıpyargılar ve simgesel sınırlar üzerinden inşa edildiğini araştırmaktır. Çalışmada, Ömer Asım Aksoy'un "Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü I" (1988) kitabı araştırmanın evreni olarak belirlenmiştir ve çözümleme birimi olarak 2667 atasözü niteliksel içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışmanın bulguları; Türk atasözlerinde birlik, beraberlik, dayanışma duygusu ve menfaat birliğinin kültürel güç kaynağı olan yardımlaşma eylemini güdüleyen atasözlerinin akrabalık, aile, komşuluk ve dostluk ilişkilerinde "iş birliği, ortak akıl, fedakârlık ve temkin" koşullarına dayandığını ortaya çıkarmıştır. Atasözlerinde toplumsal kabulün belirleyicisi olan "olumlu" kalıpyargıların, "kaderci, lider, akıllı, bilgili, yetenekli, dürüst, soylu, ölçülü, ağırbaşlı, umutlu, sabırlı, alçakgönüllü, değerli bir kişiliğe sahip olmak, güzel konuşmak, sevmek, iyilik yapmak ve gösterişçi olmamak"; "olumsuz" kalıpyargıların ise büyük ölçüde "kötülük, görgüsüzlük, tembellik ve yalancılık" olduğu saptanmıştır. Ekonomik perspektifle atasözlerinde "zenginlik, güç, çalışma, emek verme, tutumlu olma, sahip olduklarınla yetinme, kişisel çıkarını koruma, muhtaç olmama ve cömert olma" unsurları başarının ölçütleri olarak belirlenirken "yoksulluk, açgözlülük, savurganlık", kabul görmeyen kalıpyargılar olarak kaydedilmiştir. Ayrıca atasözlerinde kolektif eylemin ve toplumsal kabulün gerekliliklerinin ağırlıklı olarak ödül-ceza anlayışı ve neden-sonuç ilişkisi vurgulanarak determinist bir dünya görüşüyle aktarıldığı saptanmıştır. Atasözlerinde davranış ve düşüncelere, karşıtlıkların ve koşulların hâkim olduğu ortaya çıkmıştır.
Tüm dünyada ekolojik kaygıların yükselmesi nedeniyle
markalar üzerinde “yeşil olma” baskısı artmı... more Tüm dünyada ekolojik kaygıların yükselmesi nedeniyle markalar üzerinde “yeşil olma” baskısı artmıştır ve iklim değişikliği tehdidi konusunda toplumsal bilincin güçlendirilmesi yeşil reklam stratejilerinin önemli bir bileşeni haline gelmiştir. Öte yandan, bazı markalar çevre yararına kendi sorumluluk ve katkılarını vurgulamak yerine tüketicinin markaların ürün ve hizmetlerini tüketmesi ile vicdan azabı duygusu arasında nedensellik ilişkisi kurarak ekolojik sorunlar konusunda tüketicinin sorumlu olduğunu iddia ederek “yanıltıcı” olabilmektedir. Bu varsayımlardan hareketle çalışmada, markaların tüketici karar alma sürecini etkilemek amacıyla bir reklam çekiciliği olarak kullandıkları “vicdan azabı” duygusunu hem marka reklamları hem de tüketicilerin reklamlar üzerinden anlam üretme biçimleri çerçevesinde araştırmak amaçlanmaktadır. Finish Türkiye’nin sosyal sorumluluk projesi “Yarının Suyu” reklam filmleri ve reklam filmlerine yapılan Youtube kullanıcı duvar yorumları içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Araştırma sonuçları; incelenen reklam filmlerinde, yeşil aklama stratejisi olan olan belirsiz dil kullanımının ve “sorumluluk, kaygı, korku, üzüntü ve fedakârlık” duygusal çekicilikleri aracılığıyla bireylerin su krizi üzerindeki denetiminin arttırılması yönünde “yanıltıcı” bir algının ve anlamlı bir eyleme katılma duygusunun yeniden üretildiğini ortaya çıkarmıştır. Kullanıcı duvar yorumlarında ise markanın yüzde 25 oranında ağırlıklı olarak “sorumluluk, üzüntü, umutsuzluk ve suçluluk” duygularıyla ortaya çıkan vicdan azabına neden olan “yanıltıcı” çağrışımlara neden olduğu ve böylece yorumların yüzde 19,5’inde markanın ve ürünün beğenildiği saptanmıştır. Beğeni oranın, reklamlarda ünlü ve müzik çekiciliklerinin birlikte kullanımıyla yüzde 50 oranına yükseldiği ve böylece dijital etkileşimin arttırdığı kaydedilmiştir. Öte yandan kullanıcıların, yorumların yüzde 22’sinde marka ve ürünü eleştirerek reklam filmi ve iletilen mesajı “yeşil aklama” olarak değerlendirdiği tespit edilmiştir.
Brands are facing growing pressure to be green due to the rise of major global environmental concerns, and strengthening public awareness on climate change has become an important component of green advertising strategies. However, companies can have “misleading” claims that the consumer is responsible for ecological threats instead of underlining their own responsibility and contribution. They can establish a causal relationship between the consumer’s consumption of the products and services and the remorse emotion. Based on these assumptions, it is aimed to investigate the “remorse emotion”, which brands use as an advertising appeal to impact the consumer decision-making process, both brand advertisements and the process of consumers producing meaning through advertisements. Finish Turkey’s social responsibility project “Tomorrow’s Water” commercials, and YouTube users’ comments were analyzed by content analysis method. Investigation results revealed that the use of ambiguous language in the commercials and the emotional appeals that responsibility, anxiety, fear, sadness, and sacrifice reproduced a “misleading” perception and a sense of participating in a meaningful action to increase the control of individuals over the water crisis. It was determined that the brand caused “misleading” remorse motion at a rate of 25 percent, and thus the brand and product were liked in 19.5 percent of the YouTube comments. It has been determined that the rate of likes and digital interaction increases to 50 percent with the use of celebrity and music appeals in advertisements. However, it was determined that users criticize the brand and product in 22 percent and evaluate the commercial and the message as greenwashing.
ÖZ Neoliberalizm, küreselleşme ve çokkültürlülük gibi kavram ve olguların toplumsal iletişimi bul... more ÖZ Neoliberalizm, küreselleşme ve çokkültürlülük gibi kavram ve olguların toplumsal iletişimi bulanıklaştırarak kolektif belleği gevşek bağlarla biçimlendirmesi, milli kimliğin gündelik hayatta özellikle popüler kültür ürünleri aracılığıyla yeniden üretilmesini zorunlu bir hâle getirmektedir. "Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu" filmi, Naim Süleymanoğlu'nun "Bulgaristan'da zulüm gören Türklerin sesi" olmak için anavatan Türkiye'ye kaçışı etrafında örülmüş öyküsüyle gündelik hayatta söylemsel olarak yeniden üretilen milliyetçilik ve milli kimlik meselelerini sınırlı da olsa çözümleyebileceğimiz kültürel bir zemin sunmaktadır. Çünkü, kolektif narsisizmi ve aşağılanmayı güçlendiren göç ve asimilasyon olguları, benöteki karşıtlığı üzerinden milli kimliği yeniden üreten çileli, ıstıraplı ortak geçmişin ve toplumsal derin yaraların dayanak noktalarıdır. Bu varsayımlardan hareketle, "Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu" filmi eleştirel söylem analizi yöntemiyle incelenmiştir. Filmde toplumsal dürtüleri ve kolektif dayanışmayı harekete geçirmek amacıyla kolektif narsisizmin ağırlıklı olarak soy, seçilmişlik ve kahramanlık mitleri, kutsal anavatan, şehitlik, memleket sevgisi, merhamet, azim, meydan okuma, fedakârlık duygu ve değerleriyle; kolektif aşağılanmanın ise din, dil gibi kültürel pratikler ve acı, korku ve zulüm olguları üzerinden güçlendirildiği tespit edilmiştir. Ayrıca filmde, Türk milli kimliğini güçlendirmek amacıyla etnik unsurlara ve milli kültürün yüceltilmesine başvuran muhafazakâr milliyetçiliğin ve etnik bileşenlerin yanı sıra mülki unsura ve cumhuriyetin simgelerine dayanan Kemalist milliyetçiliğin eklektik bir yaklaşımla yeniden üretildiği saptanmıştır.
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2019
Gündelik hayatın önemli bir parçası haline gelen mobil flört uygulamaları, romantik ilişkilerin d... more Gündelik hayatın önemli bir parçası haline gelen mobil flört uygulamaları, romantik ilişkilerin doğasını hızla değiştirmeye devam etmektedir. Kimileri mobil flört uygulamalarını "aşkın bayağılaşması" olarak yorumlarken, bazıları bu flört etme biçimlerindeki derin değişim ve dönüşümü dijital dünyanın kaçınılmaz sonuçlarından biri olarak görmektedir. Bu çalışmanın amacı ise teknolojik gelişmelerin etkisiyle cinsler arası ilişkide flört etme biçimlerindeki değişimler ile tüketim arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilmektir. Bu bağlamda romantik ilişkilerin tarihsel bir düzlemde anlamına ve değişimine ilişkin literatür gözden geçirilerek, coğrafi konum tabanlı flört uygulamalarının reklam sektörüne yarattığı fırsatlar değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında postmodern romantik ilişkilerin, dijital yaşam tarzları, kültür ve tüketimle olan bağı çerçevesinde, konum tabanlı sosyal ağ uygulamaları arasında en popülerlerden biri olan mobil flört uygulaması Tinder'da yayınlanan reklamlar, niteliksel ve niceliksel içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Sonuç olarak, reklam mesajlarının büyük oranda lüks ve sembolik tüketime ilişkin anlam ve sembollerle işaret ettiği fakat markaların coğrafi konuma uyumlu reklam stratejileri geliştirmedikleri görülmüştür. Elde edilen veriler ayrıca, küresel bir eğilim olan ve kısa dönemli ilişkileri vurgulayan Tinder'da yayınlanan reklamlarda, geleneksel romantik ilişkileri yeniden üreten anlam ve sembollerin yer aldığını ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Konum tabanlı sosyal ağ uygulamaları, konum tabanlı reklam, mobil flört uygulamaları, kültür, Tinder.
Milliyetçilik, birçok farklı ideoloji ve düşünce biçimiyle
eklemlenebildiği için “söylem” ve “in... more Milliyetçilik, birçok farklı ideoloji ve düşünce biçimiyle
eklemlenebildiği için “söylem” ve “ince-merkezli bir
ideoloji” olarak kültürel ve ideolojik bir araç olan reklamlar
üzerinden gündelik hayatta yeniden üretilmektedir. Bu
varsayımdan hareketle çalışmada Türk milli kimliği, ulusal
bayramlar ve anma günlerinde yayınlanan televizyon
reklamlarında ve dijital reklamlarda hangi anlam, değer ve
semboller vurgulanarak yeniden üretildiği söylem analizi
yöntemiyle incelenmiştir. Sonuç olarak, “18 Mart Şehitleri
Anma ve Çanakkale Zaferi ve 15 Temmuz Demokrasi ve
Milli Birlik Günü”nde yayınlanan reklamların metinlerinde
muhafazakâr milliyetçi bir yaklaşımla ırk ve soy mitleri,
ortak köken, ortak tarih ve ağırlıklı olarak din unsuru
üzerinden etno-dinsel bir üst kimlik tasarımının yapıldığı
tespit edilmiştir. “10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü, 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs
Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos
Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı”nda ise
Türk milli kimliğinin Kemalist ve muhafazakâr
milliyetçiliğin eklektik inşası sonucunda “ırk ve soy mitleri,
ortak köken, ortak tarih, milli kültür”, şehitlik söyleminin
belirleyici olduğu “din” bileşeni ve Cumhuriyetin sembolleri
üzerinden etnik bir üst kimlik perspektifiyle yeniden
üretildiği tespit edilmiştir. Reklam metinlerinde milli
seferberliği ve kolektif eylemi harekete geçirmek amacıyla
“meydan okuma, başarı, minnet duyma, kutsallık, memleket
sevgisi, kahramanlık ve fedakârlık” değerleri ve
Cumhuriyetin sembollerinin yeniden üretildiği
bulgulanmıştır.
Nationalism is “discourse” and a “thin-centered ideology”
since it can be articulated with many different ideologies and
ways of thinking. Therefore, it is reproduced in daily life
through advertisements, which are considered cultural and
ideological instruments. Based on this assumption, the
national holidays and memorial days were examined through
the television and digital advertisements by discourse
analysis method within the scope of this study. As a result of
the eclectic construction of Turkish nationalism, it has been
observed that ethnoreligious identity design was made with a
conservative nationalist approach on the 18 March Martyrs’
Commemoration and Çanakkale Victory and the 15 July
Democracy and National Unity Day, based on the
components of blood/race/lineage myths, common origin,
common history, and religion. Turkish national identity has
been reproduced with an ethnic identity by the eclectic
construction of Kemalist and conservative nationalism that
whit the components of blood/race/lineage myths, common
origin, common history, national culture, and religion whit
the discourse of martyrdom which is not predominantly, and
the symbols of the Republic on November 10, Ataturk
Memorial Day, April 23, National Sovereignty and
Children’s Day, May 19, The Commemoration of Atatürk,
Youth and Sports Day, August 30, Victory Day, and October
29, Republic Day. It was also concluded that the values of
“challenge, success, gratitude, sanctity, love of country,
heroism, and sacrifice” and the symbols of the Republic
were reproduced in the advertisement texts in order to
activate national collective mobilization.
Kültürel özdeşlik ve kolektif bilincin etkileriyle biçimlenen kültürel kimlik, etnik ve milli kim... more Kültürel özdeşlik ve kolektif bilincin etkileriyle biçimlenen kültürel kimlik, etnik ve milli kimliklerin en çarpıcı bileşenlerinden biridir. Atasözleri ise gündelik hayatı biçimlendiren milli değerlerin ve toplumsal anlam örüntülerinin ekonomik, sosyolojik ve psikolojik perspektiflerle anlaşılmasına kaynaklık eden çok önemli geleneksel halk kültürü ürünleridir. Bu çalışmanın amacı, Türk kolektif kimliğinin, gündelik bir bağdaştırıcı ve bağlayıcı olan atasözlerinde ekonomik, sosyolojik ve psikolojik yaklaşımlarla hangi kalıpyargılar ve simgesel sınırlar üzerinden inşa edildiğini araştırmaktır. Çalışmada, Ömer Asım Aksoy'un "Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü I" (1988) kitabı araştırmanın evreni olarak belirlenmiştir ve çözümleme birimi olarak 2667 atasözü niteliksel içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışmanın bulguları; Türk atasözlerinde birlik, beraberlik, dayanışma duygusu ve menfaat birliğinin kültürel güç kaynağı olan yardımlaşma eylemini güdüleyen atasözlerinin akrabalık, aile, komşuluk ve dostluk ilişkilerinde "iş birliği, ortak akıl, fedakârlık ve temkin" koşullarına dayandığını ortaya çıkarmıştır. Atasözlerinde toplumsal kabulün belirleyicisi olan "olumlu" kalıpyargıların, "kaderci, lider, akıllı, bilgili, yetenekli, dürüst, soylu, ölçülü, ağırbaşlı, umutlu, sabırlı, alçakgönüllü, değerli bir kişiliğe sahip olmak, güzel konuşmak, sevmek, iyilik yapmak ve gösterişçi olmamak"; "olumsuz" kalıpyargıların ise büyük ölçüde "kötülük, görgüsüzlük, tembellik ve yalancılık" olduğu saptanmıştır. Ekonomik perspektifle atasözlerinde "zenginlik, güç, çalışma, emek verme, tutumlu olma, sahip olduklarınla yetinme, kişisel çıkarını koruma, muhtaç olmama ve cömert olma" unsurları başarının ölçütleri olarak belirlenirken "yoksulluk, açgözlülük, savurganlık", kabul görmeyen kalıpyargılar olarak kaydedilmiştir. Ayrıca atasözlerinde kolektif eylemin ve toplumsal kabulün gerekliliklerinin ağırlıklı olarak ödül-ceza anlayışı ve neden-sonuç ilişkisi vurgulanarak determinist bir dünya görüşüyle aktarıldığı saptanmıştır. Atasözlerinde davranış ve düşüncelere, karşıtlıkların ve koşulların hâkim olduğu ortaya çıkmıştır.
Tüm dünyada ekolojik kaygıların yükselmesi nedeniyle
markalar üzerinde “yeşil olma” baskısı artmı... more Tüm dünyada ekolojik kaygıların yükselmesi nedeniyle markalar üzerinde “yeşil olma” baskısı artmıştır ve iklim değişikliği tehdidi konusunda toplumsal bilincin güçlendirilmesi yeşil reklam stratejilerinin önemli bir bileşeni haline gelmiştir. Öte yandan, bazı markalar çevre yararına kendi sorumluluk ve katkılarını vurgulamak yerine tüketicinin markaların ürün ve hizmetlerini tüketmesi ile vicdan azabı duygusu arasında nedensellik ilişkisi kurarak ekolojik sorunlar konusunda tüketicinin sorumlu olduğunu iddia ederek “yanıltıcı” olabilmektedir. Bu varsayımlardan hareketle çalışmada, markaların tüketici karar alma sürecini etkilemek amacıyla bir reklam çekiciliği olarak kullandıkları “vicdan azabı” duygusunu hem marka reklamları hem de tüketicilerin reklamlar üzerinden anlam üretme biçimleri çerçevesinde araştırmak amaçlanmaktadır. Finish Türkiye’nin sosyal sorumluluk projesi “Yarının Suyu” reklam filmleri ve reklam filmlerine yapılan Youtube kullanıcı duvar yorumları içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Araştırma sonuçları; incelenen reklam filmlerinde, yeşil aklama stratejisi olan olan belirsiz dil kullanımının ve “sorumluluk, kaygı, korku, üzüntü ve fedakârlık” duygusal çekicilikleri aracılığıyla bireylerin su krizi üzerindeki denetiminin arttırılması yönünde “yanıltıcı” bir algının ve anlamlı bir eyleme katılma duygusunun yeniden üretildiğini ortaya çıkarmıştır. Kullanıcı duvar yorumlarında ise markanın yüzde 25 oranında ağırlıklı olarak “sorumluluk, üzüntü, umutsuzluk ve suçluluk” duygularıyla ortaya çıkan vicdan azabına neden olan “yanıltıcı” çağrışımlara neden olduğu ve böylece yorumların yüzde 19,5’inde markanın ve ürünün beğenildiği saptanmıştır. Beğeni oranın, reklamlarda ünlü ve müzik çekiciliklerinin birlikte kullanımıyla yüzde 50 oranına yükseldiği ve böylece dijital etkileşimin arttırdığı kaydedilmiştir. Öte yandan kullanıcıların, yorumların yüzde 22’sinde marka ve ürünü eleştirerek reklam filmi ve iletilen mesajı “yeşil aklama” olarak değerlendirdiği tespit edilmiştir.
Brands are facing growing pressure to be green due to the rise of major global environmental concerns, and strengthening public awareness on climate change has become an important component of green advertising strategies. However, companies can have “misleading” claims that the consumer is responsible for ecological threats instead of underlining their own responsibility and contribution. They can establish a causal relationship between the consumer’s consumption of the products and services and the remorse emotion. Based on these assumptions, it is aimed to investigate the “remorse emotion”, which brands use as an advertising appeal to impact the consumer decision-making process, both brand advertisements and the process of consumers producing meaning through advertisements. Finish Turkey’s social responsibility project “Tomorrow’s Water” commercials, and YouTube users’ comments were analyzed by content analysis method. Investigation results revealed that the use of ambiguous language in the commercials and the emotional appeals that responsibility, anxiety, fear, sadness, and sacrifice reproduced a “misleading” perception and a sense of participating in a meaningful action to increase the control of individuals over the water crisis. It was determined that the brand caused “misleading” remorse motion at a rate of 25 percent, and thus the brand and product were liked in 19.5 percent of the YouTube comments. It has been determined that the rate of likes and digital interaction increases to 50 percent with the use of celebrity and music appeals in advertisements. However, it was determined that users criticize the brand and product in 22 percent and evaluate the commercial and the message as greenwashing.
ÖZ Neoliberalizm, küreselleşme ve çokkültürlülük gibi kavram ve olguların toplumsal iletişimi bul... more ÖZ Neoliberalizm, küreselleşme ve çokkültürlülük gibi kavram ve olguların toplumsal iletişimi bulanıklaştırarak kolektif belleği gevşek bağlarla biçimlendirmesi, milli kimliğin gündelik hayatta özellikle popüler kültür ürünleri aracılığıyla yeniden üretilmesini zorunlu bir hâle getirmektedir. "Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu" filmi, Naim Süleymanoğlu'nun "Bulgaristan'da zulüm gören Türklerin sesi" olmak için anavatan Türkiye'ye kaçışı etrafında örülmüş öyküsüyle gündelik hayatta söylemsel olarak yeniden üretilen milliyetçilik ve milli kimlik meselelerini sınırlı da olsa çözümleyebileceğimiz kültürel bir zemin sunmaktadır. Çünkü, kolektif narsisizmi ve aşağılanmayı güçlendiren göç ve asimilasyon olguları, benöteki karşıtlığı üzerinden milli kimliği yeniden üreten çileli, ıstıraplı ortak geçmişin ve toplumsal derin yaraların dayanak noktalarıdır. Bu varsayımlardan hareketle, "Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu" filmi eleştirel söylem analizi yöntemiyle incelenmiştir. Filmde toplumsal dürtüleri ve kolektif dayanışmayı harekete geçirmek amacıyla kolektif narsisizmin ağırlıklı olarak soy, seçilmişlik ve kahramanlık mitleri, kutsal anavatan, şehitlik, memleket sevgisi, merhamet, azim, meydan okuma, fedakârlık duygu ve değerleriyle; kolektif aşağılanmanın ise din, dil gibi kültürel pratikler ve acı, korku ve zulüm olguları üzerinden güçlendirildiği tespit edilmiştir. Ayrıca filmde, Türk milli kimliğini güçlendirmek amacıyla etnik unsurlara ve milli kültürün yüceltilmesine başvuran muhafazakâr milliyetçiliğin ve etnik bileşenlerin yanı sıra mülki unsura ve cumhuriyetin simgelerine dayanan Kemalist milliyetçiliğin eklektik bir yaklaşımla yeniden üretildiği saptanmıştır.
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2019
Gündelik hayatın önemli bir parçası haline gelen mobil flört uygulamaları, romantik ilişkilerin d... more Gündelik hayatın önemli bir parçası haline gelen mobil flört uygulamaları, romantik ilişkilerin doğasını hızla değiştirmeye devam etmektedir. Kimileri mobil flört uygulamalarını "aşkın bayağılaşması" olarak yorumlarken, bazıları bu flört etme biçimlerindeki derin değişim ve dönüşümü dijital dünyanın kaçınılmaz sonuçlarından biri olarak görmektedir. Bu çalışmanın amacı ise teknolojik gelişmelerin etkisiyle cinsler arası ilişkide flört etme biçimlerindeki değişimler ile tüketim arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilmektir. Bu bağlamda romantik ilişkilerin tarihsel bir düzlemde anlamına ve değişimine ilişkin literatür gözden geçirilerek, coğrafi konum tabanlı flört uygulamalarının reklam sektörüne yarattığı fırsatlar değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında postmodern romantik ilişkilerin, dijital yaşam tarzları, kültür ve tüketimle olan bağı çerçevesinde, konum tabanlı sosyal ağ uygulamaları arasında en popülerlerden biri olan mobil flört uygulaması Tinder'da yayınlanan reklamlar, niteliksel ve niceliksel içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Sonuç olarak, reklam mesajlarının büyük oranda lüks ve sembolik tüketime ilişkin anlam ve sembollerle işaret ettiği fakat markaların coğrafi konuma uyumlu reklam stratejileri geliştirmedikleri görülmüştür. Elde edilen veriler ayrıca, küresel bir eğilim olan ve kısa dönemli ilişkileri vurgulayan Tinder'da yayınlanan reklamlarda, geleneksel romantik ilişkileri yeniden üreten anlam ve sembollerin yer aldığını ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Konum tabanlı sosyal ağ uygulamaları, konum tabanlı reklam, mobil flört uygulamaları, kültür, Tinder.
Uploads
Papers
eklemlenebildiği için “söylem” ve “ince-merkezli bir
ideoloji” olarak kültürel ve ideolojik bir araç olan reklamlar
üzerinden gündelik hayatta yeniden üretilmektedir. Bu
varsayımdan hareketle çalışmada Türk milli kimliği, ulusal
bayramlar ve anma günlerinde yayınlanan televizyon
reklamlarında ve dijital reklamlarda hangi anlam, değer ve
semboller vurgulanarak yeniden üretildiği söylem analizi
yöntemiyle incelenmiştir. Sonuç olarak, “18 Mart Şehitleri
Anma ve Çanakkale Zaferi ve 15 Temmuz Demokrasi ve
Milli Birlik Günü”nde yayınlanan reklamların metinlerinde
muhafazakâr milliyetçi bir yaklaşımla ırk ve soy mitleri,
ortak köken, ortak tarih ve ağırlıklı olarak din unsuru
üzerinden etno-dinsel bir üst kimlik tasarımının yapıldığı
tespit edilmiştir. “10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü, 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs
Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos
Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı”nda ise
Türk milli kimliğinin Kemalist ve muhafazakâr
milliyetçiliğin eklektik inşası sonucunda “ırk ve soy mitleri,
ortak köken, ortak tarih, milli kültür”, şehitlik söyleminin
belirleyici olduğu “din” bileşeni ve Cumhuriyetin sembolleri
üzerinden etnik bir üst kimlik perspektifiyle yeniden
üretildiği tespit edilmiştir. Reklam metinlerinde milli
seferberliği ve kolektif eylemi harekete geçirmek amacıyla
“meydan okuma, başarı, minnet duyma, kutsallık, memleket
sevgisi, kahramanlık ve fedakârlık” değerleri ve
Cumhuriyetin sembollerinin yeniden üretildiği
bulgulanmıştır.
Nationalism is “discourse” and a “thin-centered ideology”
since it can be articulated with many different ideologies and
ways of thinking. Therefore, it is reproduced in daily life
through advertisements, which are considered cultural and
ideological instruments. Based on this assumption, the
national holidays and memorial days were examined through
the television and digital advertisements by discourse
analysis method within the scope of this study. As a result of
the eclectic construction of Turkish nationalism, it has been
observed that ethnoreligious identity design was made with a
conservative nationalist approach on the 18 March Martyrs’
Commemoration and Çanakkale Victory and the 15 July
Democracy and National Unity Day, based on the
components of blood/race/lineage myths, common origin,
common history, and religion. Turkish national identity has
been reproduced with an ethnic identity by the eclectic
construction of Kemalist and conservative nationalism that
whit the components of blood/race/lineage myths, common
origin, common history, national culture, and religion whit
the discourse of martyrdom which is not predominantly, and
the symbols of the Republic on November 10, Ataturk
Memorial Day, April 23, National Sovereignty and
Children’s Day, May 19, The Commemoration of Atatürk,
Youth and Sports Day, August 30, Victory Day, and October
29, Republic Day. It was also concluded that the values of
“challenge, success, gratitude, sanctity, love of country,
heroism, and sacrifice” and the symbols of the Republic
were reproduced in the advertisement texts in order to
activate national collective mobilization.
markalar üzerinde “yeşil olma” baskısı artmıştır ve
iklim değişikliği tehdidi konusunda toplumsal bilincin
güçlendirilmesi yeşil reklam stratejilerinin önemli bir
bileşeni haline gelmiştir. Öte yandan, bazı markalar çevre
yararına kendi sorumluluk ve katkılarını vurgulamak yerine
tüketicinin markaların ürün ve hizmetlerini tüketmesi ile
vicdan azabı duygusu arasında nedensellik ilişkisi kurarak
ekolojik sorunlar konusunda tüketicinin sorumlu olduğunu
iddia ederek “yanıltıcı” olabilmektedir. Bu varsayımlardan
hareketle çalışmada, markaların tüketici karar alma sürecini
etkilemek amacıyla bir reklam çekiciliği olarak kullandıkları
“vicdan azabı” duygusunu hem marka reklamları hem de
tüketicilerin reklamlar üzerinden anlam üretme biçimleri
çerçevesinde araştırmak amaçlanmaktadır. Finish Türkiye’nin
sosyal sorumluluk projesi “Yarının Suyu” reklam filmleri ve
reklam filmlerine yapılan Youtube kullanıcı duvar yorumları
içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Araştırma sonuçları;
incelenen reklam filmlerinde, yeşil aklama stratejisi olan olan
belirsiz dil kullanımının ve “sorumluluk, kaygı, korku, üzüntü
ve fedakârlık” duygusal çekicilikleri aracılığıyla bireylerin su
krizi üzerindeki denetiminin arttırılması yönünde “yanıltıcı”
bir algının ve anlamlı bir eyleme katılma duygusunun yeniden
üretildiğini ortaya çıkarmıştır. Kullanıcı duvar yorumlarında
ise markanın yüzde 25 oranında ağırlıklı olarak “sorumluluk,
üzüntü, umutsuzluk ve suçluluk” duygularıyla ortaya çıkan
vicdan azabına neden olan “yanıltıcı” çağrışımlara neden
olduğu ve böylece yorumların yüzde 19,5’inde markanın ve
ürünün beğenildiği saptanmıştır. Beğeni oranın, reklamlarda
ünlü ve müzik çekiciliklerinin birlikte kullanımıyla yüzde 50
oranına yükseldiği ve böylece dijital etkileşimin arttırdığı
kaydedilmiştir. Öte yandan kullanıcıların, yorumların yüzde
22’sinde marka ve ürünü eleştirerek reklam filmi ve iletilen
mesajı “yeşil aklama” olarak değerlendirdiği tespit edilmiştir.
Brands are facing growing pressure to be green due
to the rise of major global environmental concerns, and
strengthening public awareness on climate change has
become an important component of green advertising
strategies. However, companies can have “misleading”
claims that the consumer is responsible for ecological
threats instead of underlining their own responsibility
and contribution. They can establish a causal relationship
between the consumer’s consumption of the products
and services and the remorse emotion. Based on these
assumptions, it is aimed to investigate the “remorse
emotion”, which brands use as an advertising appeal to
impact the consumer decision-making process, both brand
advertisements and the process of consumers producing
meaning through advertisements. Finish Turkey’s social
responsibility project “Tomorrow’s Water” commercials,
and YouTube users’ comments were analyzed by content
analysis method. Investigation results revealed that
the use of ambiguous language in the commercials
and the emotional appeals that responsibility, anxiety,
fear, sadness, and sacrifice reproduced a “misleading”
perception and a sense of participating in a meaningful
action to increase the control of individuals over the
water crisis. It was determined that the brand caused
“misleading” remorse motion at a rate of 25 percent, and
thus the brand and product were liked in 19.5 percent
of the YouTube comments. It has been determined that
the rate of likes and digital interaction increases to 50
percent with the use of celebrity and music appeals in
advertisements. However, it was determined that users
criticize the brand and product in 22 percent and evaluate
the commercial and the message as greenwashing.
eklemlenebildiği için “söylem” ve “ince-merkezli bir
ideoloji” olarak kültürel ve ideolojik bir araç olan reklamlar
üzerinden gündelik hayatta yeniden üretilmektedir. Bu
varsayımdan hareketle çalışmada Türk milli kimliği, ulusal
bayramlar ve anma günlerinde yayınlanan televizyon
reklamlarında ve dijital reklamlarda hangi anlam, değer ve
semboller vurgulanarak yeniden üretildiği söylem analizi
yöntemiyle incelenmiştir. Sonuç olarak, “18 Mart Şehitleri
Anma ve Çanakkale Zaferi ve 15 Temmuz Demokrasi ve
Milli Birlik Günü”nde yayınlanan reklamların metinlerinde
muhafazakâr milliyetçi bir yaklaşımla ırk ve soy mitleri,
ortak köken, ortak tarih ve ağırlıklı olarak din unsuru
üzerinden etno-dinsel bir üst kimlik tasarımının yapıldığı
tespit edilmiştir. “10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü, 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs
Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos
Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı”nda ise
Türk milli kimliğinin Kemalist ve muhafazakâr
milliyetçiliğin eklektik inşası sonucunda “ırk ve soy mitleri,
ortak köken, ortak tarih, milli kültür”, şehitlik söyleminin
belirleyici olduğu “din” bileşeni ve Cumhuriyetin sembolleri
üzerinden etnik bir üst kimlik perspektifiyle yeniden
üretildiği tespit edilmiştir. Reklam metinlerinde milli
seferberliği ve kolektif eylemi harekete geçirmek amacıyla
“meydan okuma, başarı, minnet duyma, kutsallık, memleket
sevgisi, kahramanlık ve fedakârlık” değerleri ve
Cumhuriyetin sembollerinin yeniden üretildiği
bulgulanmıştır.
Nationalism is “discourse” and a “thin-centered ideology”
since it can be articulated with many different ideologies and
ways of thinking. Therefore, it is reproduced in daily life
through advertisements, which are considered cultural and
ideological instruments. Based on this assumption, the
national holidays and memorial days were examined through
the television and digital advertisements by discourse
analysis method within the scope of this study. As a result of
the eclectic construction of Turkish nationalism, it has been
observed that ethnoreligious identity design was made with a
conservative nationalist approach on the 18 March Martyrs’
Commemoration and Çanakkale Victory and the 15 July
Democracy and National Unity Day, based on the
components of blood/race/lineage myths, common origin,
common history, and religion. Turkish national identity has
been reproduced with an ethnic identity by the eclectic
construction of Kemalist and conservative nationalism that
whit the components of blood/race/lineage myths, common
origin, common history, national culture, and religion whit
the discourse of martyrdom which is not predominantly, and
the symbols of the Republic on November 10, Ataturk
Memorial Day, April 23, National Sovereignty and
Children’s Day, May 19, The Commemoration of Atatürk,
Youth and Sports Day, August 30, Victory Day, and October
29, Republic Day. It was also concluded that the values of
“challenge, success, gratitude, sanctity, love of country,
heroism, and sacrifice” and the symbols of the Republic
were reproduced in the advertisement texts in order to
activate national collective mobilization.
markalar üzerinde “yeşil olma” baskısı artmıştır ve
iklim değişikliği tehdidi konusunda toplumsal bilincin
güçlendirilmesi yeşil reklam stratejilerinin önemli bir
bileşeni haline gelmiştir. Öte yandan, bazı markalar çevre
yararına kendi sorumluluk ve katkılarını vurgulamak yerine
tüketicinin markaların ürün ve hizmetlerini tüketmesi ile
vicdan azabı duygusu arasında nedensellik ilişkisi kurarak
ekolojik sorunlar konusunda tüketicinin sorumlu olduğunu
iddia ederek “yanıltıcı” olabilmektedir. Bu varsayımlardan
hareketle çalışmada, markaların tüketici karar alma sürecini
etkilemek amacıyla bir reklam çekiciliği olarak kullandıkları
“vicdan azabı” duygusunu hem marka reklamları hem de
tüketicilerin reklamlar üzerinden anlam üretme biçimleri
çerçevesinde araştırmak amaçlanmaktadır. Finish Türkiye’nin
sosyal sorumluluk projesi “Yarının Suyu” reklam filmleri ve
reklam filmlerine yapılan Youtube kullanıcı duvar yorumları
içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Araştırma sonuçları;
incelenen reklam filmlerinde, yeşil aklama stratejisi olan olan
belirsiz dil kullanımının ve “sorumluluk, kaygı, korku, üzüntü
ve fedakârlık” duygusal çekicilikleri aracılığıyla bireylerin su
krizi üzerindeki denetiminin arttırılması yönünde “yanıltıcı”
bir algının ve anlamlı bir eyleme katılma duygusunun yeniden
üretildiğini ortaya çıkarmıştır. Kullanıcı duvar yorumlarında
ise markanın yüzde 25 oranında ağırlıklı olarak “sorumluluk,
üzüntü, umutsuzluk ve suçluluk” duygularıyla ortaya çıkan
vicdan azabına neden olan “yanıltıcı” çağrışımlara neden
olduğu ve böylece yorumların yüzde 19,5’inde markanın ve
ürünün beğenildiği saptanmıştır. Beğeni oranın, reklamlarda
ünlü ve müzik çekiciliklerinin birlikte kullanımıyla yüzde 50
oranına yükseldiği ve böylece dijital etkileşimin arttırdığı
kaydedilmiştir. Öte yandan kullanıcıların, yorumların yüzde
22’sinde marka ve ürünü eleştirerek reklam filmi ve iletilen
mesajı “yeşil aklama” olarak değerlendirdiği tespit edilmiştir.
Brands are facing growing pressure to be green due
to the rise of major global environmental concerns, and
strengthening public awareness on climate change has
become an important component of green advertising
strategies. However, companies can have “misleading”
claims that the consumer is responsible for ecological
threats instead of underlining their own responsibility
and contribution. They can establish a causal relationship
between the consumer’s consumption of the products
and services and the remorse emotion. Based on these
assumptions, it is aimed to investigate the “remorse
emotion”, which brands use as an advertising appeal to
impact the consumer decision-making process, both brand
advertisements and the process of consumers producing
meaning through advertisements. Finish Turkey’s social
responsibility project “Tomorrow’s Water” commercials,
and YouTube users’ comments were analyzed by content
analysis method. Investigation results revealed that
the use of ambiguous language in the commercials
and the emotional appeals that responsibility, anxiety,
fear, sadness, and sacrifice reproduced a “misleading”
perception and a sense of participating in a meaningful
action to increase the control of individuals over the
water crisis. It was determined that the brand caused
“misleading” remorse motion at a rate of 25 percent, and
thus the brand and product were liked in 19.5 percent
of the YouTube comments. It has been determined that
the rate of likes and digital interaction increases to 50
percent with the use of celebrity and music appeals in
advertisements. However, it was determined that users
criticize the brand and product in 22 percent and evaluate
the commercial and the message as greenwashing.