Özgün Kabacaoğlu
I was born on October 29, 1998, in Izmir, Turkey. I received my BA degrees in Economics and Public Administration from Pamukkale University and Anadolu University, graduating with honors from the latter.
I prepared my MA thesis on the Military Revolution and Ottoman reforms, and I am currently continuing my PhD research on early modern Ottoman-French comparisons. I am also a scholarship of the Turkish Historical Institution. I have received an overseas research grant from TÜBİTAK.
I prepared my MA thesis on the Military Revolution and Ottoman reforms, and I am currently continuing my PhD research on early modern Ottoman-French comparisons. I am also a scholarship of the Turkish Historical Institution. I have received an overseas research grant from TÜBİTAK.
less
InterestsView All (10)
Uploads
Nitekim Osmanlı Devleti, 1593 tarihinde başlayan Uzun Harp sırasında, askeri teknolojilerdeki değişimi ve sonuçlarını açık bir biçimde kavramıştır. Bu değişim karşısında önce silahlı kuvvet yapısını ve ardından askeri finansman modelini değiştirmiştir. Bunun sonucunda da devlet idaresi, gerçekleştirmek zorunda kaldığı değişimlerin yarattığı zincirleme dönüşümleri yönetmek zorunda kalmıştır. Tımarlılar ve kapıkulları arasındaki dengenin çökmesi sonucunda yaşanan çatışmalar ile boğuşmuştur, siyasal ve ekonomik istikrarsızlık yaşamıştır. Nihayetinde 1717 yılında malikane sistemini kabul etmiştir ve bu değişim de âdem-i merkezileşme ile sonuçlanmıştır.
Buradan hareketle de bu çalışmada, 1600’lü yıllarda Osmanlı devlet kurumlarının yaşadığı dönüşüm ele alınacak, Türk idari tarihi içerisinde eksik kalan bir alan, askeri teknolojiler ile etkileşim bağlamında incelenecektir. Böylelikle de yönetim tarihi literatürüne, Osmanlı tarihini dönemlendirme ve reformları anlama konusu bağlamında katkı konulmaya çalışılacaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için de ilgili Türkçe ve yabancı literatür gözden geçirilmiş ve bu literatür Askeri Devrim kuramı çerçevesinde ele alınmıştır. Ele alınan tarih aralığı da Askeri Devrim kuramı çerçevesinde seçilmiş ve bu minvalde de belli bir yönetim reformu ile nihayete erdirilmiştir.
Bir bütün olarak değerlendirildiğindeyse, Osmanlı Devleti de diğer devletler gibi askeri teknolojilerden etkilenmiş ve köklü reformlara girişmiştir. Böylelikle de 17. yy, Osmanlılar için değişen şartlar karşısında ayakta kalmak ve mevcudiyetini olabilecek en uygun düzende devam ettirmek için reformlara giriştiği bir yüzyıl olarak adlandırılabilecektir. Zira savaşın yıkıcı etkileri ile mücadele Osmanlılar için de esas motivasyon olmuştur.
state. In this respect, it embodied modern characteristics. Therefore, the Ancien Regime contained
modern features. Thus, the intendant, who was a tax collector, proves that the early modern French state
evolved into a modern bureaucratic structure. The intendants show modern bureaucratic characteristics.
Apart from this situation, according to one of the views in the literature, the Ottoman State was an
oriental state. It shows despotist characteristics. As such, this state does not show early modern
characteristics. It ruled as a sultanist state.
Literatürde Türk anayasacılığının başlangıç tarihi için en erken Senedi İttifak belgesi işaret edilir. Lakin Magna Carta’nın anayasal bir belge olarak kabul edildiği göz önüne alındığında, modern dönem öncesi Osmanlısında da buna benzer belgelere rastlanma imkânı da mevcuttur. Nitekim 4. Murat döneminde vuku bulan İncili Köşk Mukarreratı da Magna Carta benzeri bir vaka olarak anayasacılık geçmişinde yerini almaktadır. Böylelikle de Türk anayasacılık pratikleri en geç 17. asra kadar takip edilebilir durumdadır.
Nitekim Osmanlı Devleti, 1593 tarihinde başlayan Uzun Harp sırasında, askeri teknolojilerdeki değişimi ve sonuçlarını açık bir biçimde kavramıştır. Bu değişim karşısında önce silahlı kuvvet yapısını ve ardından askeri finansman modelini değiştirmiştir. Bunun sonucunda da devlet idaresi, gerçekleştirmek zorunda kaldığı değişimlerin yarattığı zincirleme dönüşümleri yönetmek zorunda kalmıştır. Tımarlılar ve kapıkulları arasındaki dengenin çökmesi sonucunda yaşanan çatışmalar ile boğuşmuştur, siyasal ve ekonomik istikrarsızlık yaşamıştır. Nihayetinde 1717 yılında malikane sistemini kabul etmiştir ve bu değişim de âdem-i merkezileşme ile sonuçlanmıştır.
Buradan hareketle de bu çalışmada, 1600’lü yıllarda Osmanlı devlet kurumlarının yaşadığı dönüşüm ele alınacak, Türk idari tarihi içerisinde eksik kalan bir alan, askeri teknolojiler ile etkileşim bağlamında incelenecektir. Böylelikle de yönetim tarihi literatürüne, Osmanlı tarihini dönemlendirme ve reformları anlama konusu bağlamında katkı konulmaya çalışılacaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için de ilgili Türkçe ve yabancı literatür gözden geçirilmiş ve bu literatür Askeri Devrim kuramı çerçevesinde ele alınmıştır. Ele alınan tarih aralığı da Askeri Devrim kuramı çerçevesinde seçilmiş ve bu minvalde de belli bir yönetim reformu ile nihayete erdirilmiştir.
Bir bütün olarak değerlendirildiğindeyse, Osmanlı Devleti de diğer devletler gibi askeri teknolojilerden etkilenmiş ve köklü reformlara girişmiştir. Böylelikle de 17. yy, Osmanlılar için değişen şartlar karşısında ayakta kalmak ve mevcudiyetini olabilecek en uygun düzende devam ettirmek için reformlara giriştiği bir yüzyıl olarak adlandırılabilecektir. Zira savaşın yıkıcı etkileri ile mücadele Osmanlılar için de esas motivasyon olmuştur.
state. In this respect, it embodied modern characteristics. Therefore, the Ancien Regime contained
modern features. Thus, the intendant, who was a tax collector, proves that the early modern French state
evolved into a modern bureaucratic structure. The intendants show modern bureaucratic characteristics.
Apart from this situation, according to one of the views in the literature, the Ottoman State was an
oriental state. It shows despotist characteristics. As such, this state does not show early modern
characteristics. It ruled as a sultanist state.
Literatürde Türk anayasacılığının başlangıç tarihi için en erken Senedi İttifak belgesi işaret edilir. Lakin Magna Carta’nın anayasal bir belge olarak kabul edildiği göz önüne alındığında, modern dönem öncesi Osmanlısında da buna benzer belgelere rastlanma imkânı da mevcuttur. Nitekim 4. Murat döneminde vuku bulan İncili Köşk Mukarreratı da Magna Carta benzeri bir vaka olarak anayasacılık geçmişinde yerini almaktadır. Böylelikle de Türk anayasacılık pratikleri en geç 17. asra kadar takip edilebilir durumdadır.