Behlül Çalışkan
Behlül Çalışkan, born in 1982, received a Master’s Degree at Marmara University based on his research into user interactions in online newspapers. In 2016, he completed his PhD in journalism at the same university with a dissertation entitled “The Impact of Information Leaks on Journalism in a Networked Society”. In his academic works, he has mostly focused on theoretical and empirical studies on media, communication and culture in Turkey. His research has concentrated on topics such as new media, digital journalism and information leaks.
less
InterestsView All (34)
Uploads
Projenin amaçları şunlardır:
1. Okullarda kız ve erkek çocuklar arasında toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini yaygınlaştırmak.
2. Eğitim sisteminde eşitliğe ve toplumsal cinsiyete duyarlı yaklaşımın benimsenmesine katkıda bulunmak.
Proje uygulamaları Batman, Erzurum, İzmir, Karaman, Malatya, Mardin, Sivas, Şanlıurfa, Samsun ve Trabzon olmak üzere 10 pilot ilde seçilmiş olan 40 pilot okulda gerçekleştirilmiştir. Projenin ulaşmayı hedeflediği gruplar Millî Eğitim Bakanlığı'nın eğitim-öğretim ve idari personeli (öğretmenler, okul yöneticileri, maarif müfettişleri, rehberlik hizmetleri çalışanları, MEB Merkez ve Taşra Teşkilatı çalışanları); okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri, ebeveynler, eğitim politikalarına yön verenler, eğitim ve toplumsal cinsiyet alanında çalışan hükümet dışı kuruluşlar ve sivil toplum örgütleridir.
One of the most debated topics during protests was about who the protesters are. According to a survey conduct by Turkey’s one of the biggest research companies, 52% of protesters were employees and 37% were students. According to the results of another survey conducted by police department, 55% of detainees were earning lower than the minimum wage. Although the mainstream media claimed the protesters to be well-trained, young and white-collar middle class, the broad participation of soccer fan groups to protests and violent clashes in the working class neighborhoods were indicating the importance of the workers and the poor in the protests.
Following the case study logic, our research will study the presence of working class in Gezi Park protests. In this scope, we will analyze the class structure of protesters and also the discourse of labor and the union intervention during protests.
Henri Lefebvre, bunun dışında kalan, kentlerdeki toplumsal ve siyasal yapılanmayı değiştirmeye yönelik alternatif bir mekân üretimi anlayışı öne sürer. Lefebvre’e göre şehir sakinlerinin şehrin mekânlarına erişim, onu işgal ve kullanma ve şehirle ilgili karar alma süreçlerine katılım hakkı vardır. Henri Lefebvre buna “kent hakkı” der. Kent hakkı bağlamında kentsel mekânın denetimi sermaye ve devlette değil kentlilerde olmalıdır. Fransızca “citoyen” (vatandaş) ve “citadin” (kent sakini) ayrımı yaparak kent sakinlerinin vatandaşlık hakları dışında şehir mekânına doğrudan müdahale ve şehri kendilerinin kılma hakkını da içermektedir.
Lefebvre’e göre mekân önceden mevcut, boş, yansız ya da sadece coğrafik olarak, iklimsel, antropolojik bakımdan belirlenmiş bir olgu değildir. Aksine mekân, hem doğal hem de sosyal çeşitli objelerin ve bu objelerin değişimini kolaylaştıran ağların arasındaki ilişkilerin devam eden üretimidir. Şehir sakinlerinin ürettiği mekânlar devlet ve sermaye gibi hegemonik mekân üreticilerinin bu mekânlar üzerinde kurdukları tahakkümü sarsmaya başladığı andan itibaren iktidar tarafından tehdit olarak algılanırlar. Toplumsal kalkışmaların kent meydanları üzerinden siyaset alanını genişletmeleri ihtimali iktidar için bu mekânları birer tehlike unsuru haline getirmektedir. Bu bağlamda, çalışmada Henri Lefebvre’in “kent hakkı” kavramından yola çıkarak iktidar tarafından Taksim ve Kadıköy gibi gerçek anlamdaki kent meydanlarına alternatif olarak gösterilen Yenikapı ve Maltepe miting alanları incelenecektir.
Projenin amaçları şunlardır:
1. Okullarda kız ve erkek çocuklar arasında toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini yaygınlaştırmak.
2. Eğitim sisteminde eşitliğe ve toplumsal cinsiyete duyarlı yaklaşımın benimsenmesine katkıda bulunmak.
Proje uygulamaları Batman, Erzurum, İzmir, Karaman, Malatya, Mardin, Sivas, Şanlıurfa, Samsun ve Trabzon olmak üzere 10 pilot ilde seçilmiş olan 40 pilot okulda gerçekleştirilmiştir. Projenin ulaşmayı hedeflediği gruplar Millî Eğitim Bakanlığı'nın eğitim-öğretim ve idari personeli (öğretmenler, okul yöneticileri, maarif müfettişleri, rehberlik hizmetleri çalışanları, MEB Merkez ve Taşra Teşkilatı çalışanları); okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri, ebeveynler, eğitim politikalarına yön verenler, eğitim ve toplumsal cinsiyet alanında çalışan hükümet dışı kuruluşlar ve sivil toplum örgütleridir.
One of the most debated topics during protests was about who the protesters are. According to a survey conduct by Turkey’s one of the biggest research companies, 52% of protesters were employees and 37% were students. According to the results of another survey conducted by police department, 55% of detainees were earning lower than the minimum wage. Although the mainstream media claimed the protesters to be well-trained, young and white-collar middle class, the broad participation of soccer fan groups to protests and violent clashes in the working class neighborhoods were indicating the importance of the workers and the poor in the protests.
Following the case study logic, our research will study the presence of working class in Gezi Park protests. In this scope, we will analyze the class structure of protesters and also the discourse of labor and the union intervention during protests.
Henri Lefebvre, bunun dışında kalan, kentlerdeki toplumsal ve siyasal yapılanmayı değiştirmeye yönelik alternatif bir mekân üretimi anlayışı öne sürer. Lefebvre’e göre şehir sakinlerinin şehrin mekânlarına erişim, onu işgal ve kullanma ve şehirle ilgili karar alma süreçlerine katılım hakkı vardır. Henri Lefebvre buna “kent hakkı” der. Kent hakkı bağlamında kentsel mekânın denetimi sermaye ve devlette değil kentlilerde olmalıdır. Fransızca “citoyen” (vatandaş) ve “citadin” (kent sakini) ayrımı yaparak kent sakinlerinin vatandaşlık hakları dışında şehir mekânına doğrudan müdahale ve şehri kendilerinin kılma hakkını da içermektedir.
Lefebvre’e göre mekân önceden mevcut, boş, yansız ya da sadece coğrafik olarak, iklimsel, antropolojik bakımdan belirlenmiş bir olgu değildir. Aksine mekân, hem doğal hem de sosyal çeşitli objelerin ve bu objelerin değişimini kolaylaştıran ağların arasındaki ilişkilerin devam eden üretimidir. Şehir sakinlerinin ürettiği mekânlar devlet ve sermaye gibi hegemonik mekân üreticilerinin bu mekânlar üzerinde kurdukları tahakkümü sarsmaya başladığı andan itibaren iktidar tarafından tehdit olarak algılanırlar. Toplumsal kalkışmaların kent meydanları üzerinden siyaset alanını genişletmeleri ihtimali iktidar için bu mekânları birer tehlike unsuru haline getirmektedir. Bu bağlamda, çalışmada Henri Lefebvre’in “kent hakkı” kavramından yola çıkarak iktidar tarafından Taksim ve Kadıköy gibi gerçek anlamdaki kent meydanlarına alternatif olarak gösterilen Yenikapı ve Maltepe miting alanları incelenecektir.